XIV | Yağmurlar Gibi Aniden Bastırdı Hüzünler

Start from the beginning
                                    


Akşam altı olmaz, mühim bir işim var o saatte. Fakat yarın görüşebiliriz.


Yarını bekleyemezdim. Benim bir geceyi daha çıldırtan şüphelerle, geçmeyen saatlerin kalbime eziyet etmesiyle geçirecek dermanım yoktu. Bugün, şartlar ne olursa olsun onunla görüşmeliydim. Ruhuma ektiği zehirli tohumlar büyümeden kurtulmam gerekiyordu.

Mesajına hızlı bir cevap yazarken geriye doğru yaslandım.


Olmaz, bugün görüşmemiz lazım. Saat dört ya da beş senin için uygun mu?


Aslında o saatler benim için uygun değildi fakat hiç yapmadığım bir şeyi yapacak ve dersi asacaktım. Ve bir mahsuru olmayacaktı çünkü bugün dinlediğim dersten de hiçbir şey anlamayacaktım.

Reha Kara'nın yanıtı da hızlı olmuştu.


Maalesef. Gerçekten çok mühim bir işim var.


Kaşlarım çatılmıştı. Benimle dalga mı geçiyordu?


Senin saçma sapan, asılsız sözlerin yüzünden gece boyu uyuyamadım ben. Bugün saat kaçta olursa olsun, muhakkak görüşmemiz lazım.


Sms yoluyla yazıştığımızdan mesajımı görüp görmediğini bilmiyordum. Beş dakika geçmesine rağmen beklediğim yanıt bir türlü gelmeyince bir mesaj daha yazıp yolladım.


Madem bu saatte uyanıksın, hemen şimdi görüşelim. Reddedersen bir daha bu fırsatı bulamazsın.


Blöf yapıyordum zira başka şansım yoktu. Aradan birkaç dakika daha geçtiğinde umudum yitip gitmek üzereyken istediğim yanıt geldi.


Peki, ben zaten dışarıdayım. Yarım saate kadar Üsküdar'a geçmiş olurum.


Mesajına anında cevap yazdım.


Meydan çeşmesinin önünde bekliyor olacağım.


Taksi Kadıköy'e varmak üzereyken dikiz aynasından taksiciye baktım. "Rota değişti. Üsküdar'a gitmem gerekiyor."

O andan sonra dakikaları saymış, sayarken de tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım. Taksi dakikalar sonra Üsküdar meydana vardığında parayı ödeyip hızlıca indim ve meydan çeşmesine doğru yürümeye başladım. Hava serindi ve tüm bedenim titriyordu. Aradan henüz yarım saat geçmediğinden Reha Kara'nın henüz gelmediğini ve haliyle beni bekleteceğini düşünmüştüm fakat orada, tarihi çeşmenin denize bakan tarafında, yüzünü denize dönmüş bir halde bekliyordu.

Arkasından sessiz adımlarla yaklaşırken içimde büyük bir suçluluk hissi baş gösterdi. Bu yaptığım hiç doğru değildi. Hatta belki de... İhanetti.

Reha Kara'nın iki adım gerisinde durduğumda ona nasıl sesleneceğimi düşündüm. Günaydın, merhaba ve benzeri sözcükler eğreti kalırdı. Zaten gerek de kalmadı. Sanki arkasında gözleri varmış gibi "Uyuyamadın, değil mi?" diye sordu hızlıca.

EMANET AŞK (KİTAP) Where stories live. Discover now