Little Kiss, Little Feels

2.7K 252 641
                                    

Harry, siyah, AC/DC grubunun baskılı olduğu tişörtünü ve sade bordo gömleğini üzerine giydi, gömleğin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı. Siyah dar kotunu ve sağ bileğini saran bileklik taktı. Saçlarını saldı ve bir el hareketiyle onları yana yatırdı. Geçen yılki doğum gününde annesinin hediye olarak aldığı parfümü üzerine sıktıktan sonra, kalın koyu yeşil ve dizlerine uzanan montunu giydi. Evden çıkmadan önce de siyah postallarını giydi ve ardından kapıyı kapatıp arabasına bindi, yola koyuldu.

Tüm gece Louis'yle vakit geçirebilecek olmanın sevinciyle doluydu. Bu sebeple Scorpions'un Rock You Like A Hurricane adlı parçasını son ses açmış, yağan yağmura ve koyuya bürünmüş gökyüzüne rağmen gürültülü ve enerjik elektro gitara, direksiyona vuran parmakları ile eşlik ediyordu. Bir hafta, onu özlemek için çok fazla gelen bir süreydi ve bu açıklığı bir an önce kapatma hevesiyle doluydu.

Evin önüne geldiğinde vakit biraz daha geçmiş olduğundan, havanın yağmur sebebiyle kararmış olmasına akşamın yavaş yavaş çöken siyahlığı eklenmişti. Arabadan indi ve ardından kapıyı kapatıp kilitledi. Hızlı adımlarla kapısına vardıktan sonra kapıyı çaldı. Ayak sesini duyduğu evreye kadar kalbi öyle hızlıydı ki, bunun sebebi hızlı yürümek değil, onu görecek olmasındandı.

Kapı açıldığında nefesi sanki ciğerlerine yapıştı ve daha hiç nefes alamadı onu izlerken. Boynunu ve köprücük kemiklerini açıkta bırakan uzun kollu koyu yeşil bir penye, siyah, bilekleri sıkı bir eşofman giyiyordu. Gözleri ve gülümseyen nar çiçeği rengindeki dudakları ise, bu kapalı gökyüzüne ters olarak parıldıyordu âdeta.

"Hoş geldin!" dedi neşeyle.

Harry içeriye girip ardından kapıyı kapatırken, "Selam," dedi. Montunu çıkarıp vestiyere astı. Botlarını da çıkarıp kenara koydu. "Nasılsın?"

"Sen gelince çok iyi oldum! Ya sen?"

Gülümsedi. "İyi. Annen burada mı?"

Louis başını sağa sola sallayıp, "Değil," dedi. "Sabah gitti, bir daha yarın sabah gelecek."

"Ve... Sarılabilir miyiz?"

Harry tek kaşını kaldırarak sorduğunda, Louis onun bu haline güldü, parmak uçlarında yükseldi ve kollarını boynuna dolayıp sıkıca ona sarıldı. Harry onu tamamen belinden sardığında, dudakları açıkta kalan boynunda geziniyor ve onu öpüyordu. Louis başını hafifçe geriye çekince, Harry hiç düşünmeden dudaklarını onunkine bastırıp öptü. Louis de elini ensesine atmış, heyecanla bu öpücüğe karşılık veriyordu.

Harry, "Çok özledim," dedi bir an için dudakları ayrılınca. Sonra öpücüğe devam edip, belini okşayarak sıkıca sarmaya devam etti. Louis'nin bir elinin parmakları ensesinde dolanıyor, diğeri omzundan tutuyordu.

Geriye çekildiğinde ikisi de nefes nefeseydi. Özellikle Louis'nin dudakları öpülüp ısırılmaktan şişmiş ve kızarmıştı. Harry bu hâline dayanamayıp gülmeden önce bir kez daha öptü onu kısaca. Bu tavrı Louis'nin de gülmesine sebep oldu. Demiyordu ama, Louis resmen karnından sımsıcak akım geçiyormuş gibi hissediyordu.

"Film ayarladım!" dedi bu histen kurtulabilmek için. Harry'nin kollarından ayrılıp elini tuttu ve içeriye çekiştirmeye başladı. "Bir sürü izlenebilecek film listesi yaptım."

"Bir günde mi?"

Harry üçlü koltuğa otururken, Louis başını sağa sola salladı. "I-ım, sen bana film listesi yaptığını söyledin ya? Ben de bunu yapmaya başladım. Belki birlikte izleriz diye."

"Çok iyi düşündün ama hemen film mi izleyeceğiz?" Harry biraz sitemle davetkâr bir şekilde kollarını açtı. "Ben seni özlemişim, sen film diyorsun. Gel buraya."

True Love Or Not | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin