Niall's Mission

2.3K 276 1.2K
                                    

Harry yorgun bakan gözlerle boş bardağını uzatıp, "Candice, bir tane daha ver." dedi.

Candice elindeki bardağı küçük beyaz bir havluyla silerken ona kötü bir bakış attı. Otuz iki yaşında, sarı saçlı, kahverengi gözlü bir kadındı. "Dostum, bu dört olacak. Ne zamandan beri dördüncüyü alıyorsun? İkiden fazla hem de?"

Huysuzca çatılan kaşları eşliğinde kadına baktı ama puslu gözleri sebebiyle ona bakıp bakmadığı bile belli değildi. "Doldursana şunu."

"Kusura bakma, işim var," diyerek, ona dördüncü bardağı vermek istemediği için oradan uzaklaştı. Aksi taktirde kör kütük sarhoş olacağını biliyordu ve bu, Styles'ta yeni ortaya çıkmış bir durum olacaktı.

Harry sıkılgan bir nefes verdi ve bardağı önüne bırakıp dibindeki ufak damlalara baktı. Her şeyi batırmıştı.

Louis'ye onu sevdiğini söylediğinde hemen boynuna atlamasını, ben de seni seviyorum demesini elbette beklemiyordu. Ama şaşkınlıktan başka hiçbir tepki göstermesini de beklemiyordu ki...

Louis, yerde oturan Harry'le aynı hizadayken bunu duyunca bir süre ona bakakalmış, ayağa kalkmış, gözlerini dağlara ve göle dikmişti. Göğsü öyle hızlı inip kalkıyordu ki Harry kötü bir anda açıldığını hissederek pişmanlık duymuştu, çünkü- hadi ama... Önceki gün sonuçta hoşlandığı çocukla aralarında berbat bir an geçmişti!

Harry hemen üzerini giyinmiş ve arabaya binmişti. Louis ise iki üç dakika sonra arabaya binmiş ve sıcak klimanın üfleyen sesi dışında yol boyunca hiçbir ses çıkmamış, konuşmamışlardı. Harry utanıyor ve korkuyordu, çünkü biliyordu, bu saatten sonra araları eskisi gibi olmayacaktı.

Omzunda bir el hissetti, ama ona dönmedi. "Harry, iyi misin?" diye sordu Zayn.

Bir şey demedi. Zayn, Niall ve Mitch birbirlerine şaşkınca bakıyorlardı.

Candice grubun geldiğini görünce karşılarına geçti ve müzikte sesini duyurmak için yüksek sesle, "Üç bardak içti ve neredeyse dördüncüyü alacaktı," diye şikâyet etti. Bu şikâyet, grubu daha da şaşırtmıştı.

Mitch de dirseğine dokunup, "Dostum, neyin var?" diye sordu.

"Beni yalnız bırakın."

Onlar itiraz edecek gibi olsa da, Sarah öne atlayıp, "Bence de rahat bırakın," dedi. "Hadi ortama karışın, ben de birazdan geliyorum."

Sarah kaş göz işaretiyle uzaklaşmalarını istedi. Böylece üçü uzaklaşınca Sarah, Harry'nin yanına oturdu ve ona neyinin olduğunu sorup, bunu söylemese bile önünde sonunda öğreneceklerini ama şimdi ona iyi gelebileceklerini söyledi.

Harry bir süre sessiz durmuş ve sonunda derinden gelen sesiyle durumu anlatmıştı. Sarah da anlattıkları karşısında ona şefkatle gülümsemişti. Harry oldukça uzun bir zamandır kimseyle olmamıştı. Liseden beri onu biriyle görmek bir yana, birine hayranlıkla baktığını bile görmemişti. Louis gerçekten Harry'yi etkilemeyi başarmış ve onu bu duruma getirmiş tek kişiydi.

Harry daha fazla konuşmayınca Sarah, "Biz takılıyoruz, sen de gelirsin," diyerek oradan ayrıldı. Yalnız kalmak istediğini biliyordu, bu yüzden ısrar etmeden grubun yanına geldi.

"Nesi var?" diye sormaya başlayan arkadaşlara her şeyi anlattı. Hem şaşırmış hem de endişelenmişlerdi. Durumun nereye varacağını veya Louis'nin tepkisizliğini bilememek, arkadaşları için endişelenmelerine neden oluyordu.

"Bir şey yapmalıyız," dedi Niall birden.

Sarah başını sağa sola sallayarak, "Şu an Louis'nin ne durumda olduğunu bilmiyoruz ki," dedi. "Bence onlara biraz zaman tanıyalım."

True Love Or Not | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin