73 🔰 "Özgürlük şarkısı"

Start from the beginning
                                    

Göz altından ona baktım biraz sonra direkt baktım.

"Hayırdır birader?" diye sordu Mehmet.

Hiçbir şey söylemeden bakmaya devam ediyordu.

Serhat arkasını dönüp İlhan'a baktığında ayağa kalkmak durumunda kaldı.

"Ne oluyor lan?"

Cılız ve belki de dışarıdan öyle görünen İlhan Serhat'ı öyle bir itekledi ki, çocuk diğer masaya çarptı. Çıkan kargaşa ile tüm yemekhane bir anda sus pus olurken öğretmenler de bizden tarafa baktı. Durumu anlayan Tepegöz "İlhan!" diye bağırdığında, İlhan bana doğru yaklaşmaya devam ediyordu.

"Lan oğlum ne oluyor lan?"

Bu sefer araya Mehmet girince ona gücü yetmedi.

"Hırsız! Sen hırsızsın!" diye bağırdı.

Endişe ile İlhan'a bakarken "Ayakkabılarımın senin dolabında ne işi vardı ha! Niye çaldın pis hırsız!" diye bağırmaya devam etti.

Elinde tuttuğu ayakkabılara bakarken daha önce bir kez bize görmediğimi düşünüyordum. İnsan görmediği şeyi nasıl çalar ki?

"Ben hiç kimsenin bir şeyini çalmadım," dedim ayağa kalkarak. Geriye sadece Samet kalmıştı ayağa kalkmayan. O da İsmail hoca ve Tepegöz'ün bize doğru gelmesi ile ayağa kalktı.

Ben dikkat çekmemeye çalışırken İlhan bilinçli olarak kovana çomak sokmuştu sanki.

"Senin derdin ne len?"

Tepegöz İlhan'a dert bir tokat indirdiğinde araya İsmail hoca girdi.

"Şiddet yok, lütfen."

İçimden İsmail hocaya sayıştırırken dışımdan sadece nefretle bakmakla yetindim.

"İlhan söyle bakalım ayakkabın gerçekten Anıl'ın dolabında mıydı?"

"Evet, gerçekten ondaydı. Hatta hiç güvenim yok, belki başka şeylerimi de çalmıştır bu hırsız."

"Doğru konuş!" Sinirle yumruklarımı iki yanımda sıktığımda Samet araya girdi.

"Öğretmenim belli ki bir yanlış anlaşılma var. Hem zaten biz Anıl'ın öyle bir şey yaptığına inanmıyoruz."

"Haklısın Samet fakat şu anda bir iddia var ortada. İlhan'ın iddiasını geri çeviremeyiz. Dilerseniz Anıl'ın dolabına bakalım, bir şey çalmadığını anlamış oluruz. Herkesin de içi rahat eder."

Tepegöz evhamla İsmail hocaya reddiye verirken "Hayır ne gerek var? Anıl bu okuldaki en eski çocuklarımızdan. Bunca zaman öyle bir şey yapmadı. İlhan yanlış görmüştür. Öyle değil mi?" diye sordu ancak İlhan'ın vazgeçmeye niyeti yoktu.

"İtiraz etmeye lüzum yok," dedi İsmail öğretmen. "Gidelim dolaba bakalım. Ben de eminim zaten Anıl'ın öyle bir şey yapmayacağına. İçimiz rahat olsun. Hadi gelin."

İsmail öğretmen beni koluna alarak önden gitmeye başladığında Samet Serhat ve Mehmet de hemen peşimize takıldı. Biraz itekleyerek biraz gizliden çimdikleyerek de olsa arkamızdan gelen Tepegöz ve İlhan birbirlerine girmişlerdi. Tepegöz'ün daha önce de İlhan'a şiddet uyguladığını görmüştüm ancak bu seferki ayan beyan açıktı. Sanki bir çuval inciri berbat etmiş gibi bir muamele yapıyordu.

Merdivenleri çıktık, yatakhane katına geldik.

"Endişelenme, hiçbirimiz senin böyle bir şey yapacağına inanmıyoruz. Sadece bakıp çıkacağız tamam mı?"

İsmail öğretmen omzumu hafifçe sıkarken onun şefkatine inanmıyordum. Yine de geri çekilmek yerine kabullenmiş gibi yaptım.

"Öğretmenim böyle bir şey mümkün değil. Yani Anıl'ı hepimiz çok iyi biliyoruz."

PROFESYONEL  [F•]Where stories live. Discover now