41 | you either reveal the truth or live alone

3.7K 429 256
                                    

hyunjini zorla ikna ederek ailemin evine getirmiştim. Başta gelmek istememişti. Ailemi tanıyordu ve olanlardan önce sürekli onları görüyordu. Tabii annem ve babamın başıma gelenlerden haberi yoktu ve ben bilmelerini de istemiyordum. Öğrenseler kim bilir neler olurdu ve başımıza neler neler gelirdi.

hyunjin'in neden gelmek istemediğini bilmiyordum. Son günlerde garip hareketlerine devam ediyordu ve bir gün onu jisoo noonayla konuşurken yakalamıştım. Ne konuştuklarını sorduğumda beni merak ettiği için aradığını söylemişti.

yol boyunca sessizdi. En sonunda geldiğimizde kapıyı jisoo noona açmıştı. Benim tek başıma geleceğimi düşündüğü için hyunjini görünce şaşırmıştı. İçeri girdiğimizde annem ve babamı fark etmiştim. Kendileriyle bayadır görüşmüyordum ve azar yiyeceğim kesindi. "sonunda evin yolunu bulabilmişsin."

babamın imalı ses tonuna sadece bakışlarımı kaçırabilmiştim, "üzgünüm...sizi fazla merakta bıraktım. Sadece sınav stresindeydim." yalan söylüyordum çünkü gerçekleri söyleyemezdim. Hyunjinle olan ilişkimi de henüz söylemeyecektim. "babana bakma sen oğlum. Hyunjin'i de getirmişsin, yeji nerde?"

"merhaba efendim.." hyunjin sessiz bir tona konuşmuştu. Hafifçe boğazımı temizlemiştim, "şey, yolda karşılaştık. Size geleceğimi öğrenince biraz uğramak istedi."

"iyi yapmışsınız."

babam gözlerini sürekli hyunjin ve benim üzerimde gezdiriyordu. Tedirgin olmaya başlamıştımki jisoo noonanın sürekli elleriyle oynamasından bir şey olduğu anlaşılıyordu. "ee, hyunjin duyduğuma göre bir süredir yurt dışındaymışsın. Neden döndün?" babamın sorusuyla hyunjin yutkunmuştu, "şartlar öyle gerektirdi efendim. Burda çok değer verdiğim insanlar var."

"bence gitmişken dönmemeliydin. Sonuçta büyük bir fırsat geçmiş eline, aceleyle gitmişsin." babam o kadar imalı konuşuyorduki aralarında bir tartışma olacağından korkmaya başlamıştım. "ah hayır efendim. Burdaki insanlar benim için daha önemli ve bir daha gitmeyi düşünmüyorum."

hyunjin bir daha gitmeyi düşünmüyorum derken burayı bastıra bastıra söylemişti. Jisoo noona hafifçe öksürmüştü, "jeongin..derslerin iyi değil mi?" konuyu dağıtmaya çalıştığını anlıyordum. Bu sebeple onaylarcasına başımı sallamıştım.

birkaç saat evde kalmıştık. Bu süre boyunca babam ve hyunjin arasında sürekli belirsiz gerginlikler yaşanmıştı. Hyunjinle eve döndüğümüzde çok geçmeden soru yağmuruna tutmuştum, "hyunjin bana neler olduğunu anlatacak mısın?"

"olmayan şeyin nesini anlatayım jeongin? bir şey yok." beni geçirmiş ve yukarı çıkmıştı. Derin bir nefes vermiş ve koltuğa oturup ellerimle yüzümü kapatmıştım. Bir şeyler oluyordu ve bundan kesinlikle benim haberim yoktu.

daha sonra eve gittiğimde alacağım kitabı almadığımı fark etmiştim. Gergin ortam yüzünden aklımdan çıkmıştı ve o bana acilen lazımdı. Aşağıdan hyunjine seslenmiştim, "hyunjin kitabı almayı unuttum eve geri döneceğim aldıktan sonra dönerim." cevabını bile beklemeden aceleyle evden çıkmış ve bir taksiyle eve gelmiştim.

jisoo noona tekrar kapıyı açtığında kitabı alacağımı söyleyip eskiden sürekli kullandığım odama gelmiştim hâlâ her şey yerindeydi ve hiçbir şeye dokunulmamıştı.

hyunjinle ilk burda sevişmiştim.

bunu düşünmeyi bırakıp kitaplığıma yöneldiğimde kitabı aramaya başlamıştım. O sıra yanlışlıkla birkaç kitabı düşürmüş almak için yere eğilmiştim. Kitapları alırken bir tanesinin içinden çıkan renkli renkli kağıtlar dikkatimi çekmişti.

mektup tarzı bir şeydi. Bir sürü renkli renkli vardı ve hepsinin üzerinde 1'den başlayarak rakamlar vardı. Büyük ihtimal sırayla okunması için yazılmıştı. Merakıma yenik düşüp 1.mektubu açmıştım.

Childhood Friends | hyuninTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon