Avcı

506 46 2
                                    

Eve gelip yine yataktaki pozisyonumu aldım. Bu seferki ruh halim öncekinden farklıydı. İçim rahat değildi. Vicdan azabı mı çekiyordum?

Nereden çöreklenmişti bu duygu kalbime? Sonuçta yapılması gerekeni yapmıştım. Yaptığını karşılıksız bırakmamıştım. Rahat olmam gerekiyordu.

Sakin olmalıydım. Neden böyle hissediyorum? Birincisi artık hiçbir şey hissetmediğim biriyle birlikte olmuştum. Barlas'ın peşime takılacağını biliyordum. Aklım hala Deran'ın bundan haberi olsa üzüleceğindeydi. Sanki kendi yaptığım şey benim de duygularım incitmiş gibiydi. Belki de o bana bunu yaptı diye aynısını yapmam saçmaydı.

Ayrıca Deran'ın yaptığının Barlas'ınkinden farkı vardı. Bizim Deran'la ilişkimiz olmamıştı. Belki benim el değmemiş olduğumu sanıyordu ve ben teklif etmeden dokunmak istemiyordu. Tam da ondan bekleyebileceğim bir nezaketti. Kendi ihtiyacını da bu şekilde hallediyordu.

Sanırım fazla ince düşünüyordum. Sonuçta aldatmıştı. Ama içimdeki kesinlikle pişmanlıktı.

Hafta sonu telefonlarına cevap vermediğimden olsa gerek hafta içi okulda yakamdan düşmedi.

"Canım bir sıkıntın mı vardı? Telefonlara cevap vermedin."

"Evet Başak'la bir işimiz vardı."

"Anladım. Seni özledim."

Ona eskisi gibi nasıl davranacaktım ki? Bana her zamanki gibi şefkatle bakıyor ama benden aynı tepkiyi alamayınca yüzündeki ifade şaşkınlığa dönüşüyordu.

Ders çıkışı ondan uzak durmaya o kadar çaba harcamıştım ki, peşimden koştu. İlgisiz duruşum okuldaki diğer insanları şaşırtmış olmalıydı. Herkes bize bakıyordu.

"Doğay bekle! Bu akşam çekimler var. Gel istersen, yine kahve içeriz."

"Yok ben seni rahatsız etmeyeyim."

"Aşk olsun. Ne rahatsızlığı? Seni çok özledim. Keşke boş olsaydım."

"Dert etme. Yağmur Özge seni bekler."

Gözlerimin dolduğunu görmesin diye hızla arkamı döndüm ama elini omzuma koyup beni kendine çekti.

"Doğay neyin var?"

Göz yaşlarımı durduramamıştım. Ne aptalım. Hemen gözlerimi sildim.

"Bir şey yok gerçekten. Şu sıralar hassasım biraz."

Tekrar arkama döndüğümde yolun karşısından geçen Barlas'ı gördüm. Beni görünce yüzü gülmüştü. Deran'a karşı hissettiklerime rağmen Barlas'a bana hissettirdiklerini hissettirme şansı doğmuştu ve yüzünün alacağı ifadeyi çok merak ediyordum. Deran'a dönüp ona sarıldım. Deran şaşırmış bir taraftan da rahatlamış görünüyordu. Barlas' a dönüp baktım. Yüzündeki gülümseme bir anda nefrete dönüştü. Deran'ı bıraktığımda yolun karşısında kendisine ateş saçan gözlerle bakan kişinin farkına vardı. Şaşkın bir ifadesi yoktu. Neyse ki maganda tipli kişiler değildi ikisi de.

"O da neydi öyle?"

"Hangisi?"

"Görmedin mi adam nasıl bakıyordu bana?"

"Görmedim." Diye yalan söyledim. Yaptığımdan asla haberi olsun istemiyordum.

"Elektronik müzikten nefret ediyor olmalı." dedi.

Acıdan kıvrandığım ayların intikamını almış gibiydim. Bu saatten sonra Barlas için üzüleceğimi sanmıyordum. Garip bir şekilde acısı ve ona karşı hissettiğim her şey uçup gitmiş gibiydi. Artık kendimi özgür hissediyordum. Ama şu an aklımdan çıkaramadığım  Deran vardı. Yürümeye devam ederken çekime gelmem konusunda ısrar ediyordu. Ben de yine onu rahatsız etmek istemediğimi söyledim.

Kara AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin