"Sana sufle getireyim Harry." Hem onun temaslarından utanıyor, hem hep böyle dokunsun istiyor hem de onu iyi ağırlamak istiyordu. Ama Harry huysuzca kaşlarını çatıp başını sağa sola salladı.

"Ayrılma yanımdan." Duraksadı. "Seni sıkmıyorum, değil mi?"

Louis aptalca ve kalplerle dolu olduğunu düşündüğü gözlerini kırpıştırıp şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "Saçmalama. Ben seviyorum."

Harry rahat bir nefes verdi. "Bazen sana karşı aşırıya kaçtığımı hissediyorum, lütfen o zaman uyar beni." Ellerini kırılgan bir varlığı tutarcasına masaya bırakıp, bu kez onun yanağını okşadı. "Provalar öyle yoğundu ki, aşırı bunaldım. Sana doğru dürüst cevap yazamıyordum bile."

Elini onun eli üzerine koyup okşadı. "Önemli değil. Önemli olan senin iyi hissetmen. Zaten sen iyi hisset diye sana sürekli saçma sapan mesajlar atıyordum."

"Saçma değildi." Louis'nin burnu ucunu öpüp onun gülmesine neden oldu. Her dokunuşunda Louis'nin kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. "İyi geceler diliyordun ya? Ben nasıl sırıtıyordum yatakta, bir görsen."

"Vaay, o zaman hep yazarım!"

"Yaz." İç çekti. "Sana çok yakın olmak istiyorum. Ama sanırım bazılarının ilgi odağıyız."

Louis göz ucuyla etrafa baktı. İki kız arkadaşın arada bir kendi taraflarına bakıp konuştuklarını ve bir adamın da arada bir gözlerinin kendilerine kaydığını gördü. Isınan yanaklarla önüne döndüğünde alt dudağını sıkıca dişlemiş, utanarak inlemişti. Bu durum Harry'nin gülmesine sebep oldu.

"Çok dikkat çekiyoruz," diye fısıldadı.

"Sanırım öyle. Kral masası etkisi." Louis şımarıkça onun göğsüne vurunca Harry sırıttı. Ona kalsa kimseyi umursamazdı ama Louis'nin çalıştığı kafe olduğundan onu rahatsız edecek davranışlarda bulunmak istemiyordu.

Ceketinin cebinden bir kâğıt çıkarıp ona verdi. Konser biletiydi. "Bunu yarın görevlilere göstermen gerekecek."

"Tamamdır," diyerek, önlüğünün cebine yerleştirdi.

"Seni erken alamıyor muyum buradan?"

"I-ım, çok zor."

"Neden zor? İzin al bir günlüğüne işte."

"Harry bugün cuma, zaten yarım gün çalışıyorum. Üstelik yarın için izinliyim."

"O hâlde gitmek zorundayım, prova var."

"Yarın hangi şarkıları çalacaksınız ki?"

"Genelde yavaş ritmi olan şarkılar. Hangi şarkıları çalacağımızı söylemesem, sürpriz olsa? Aslında büyük bir şey değil de, bilmediğin anlarda bilmediğin şarkıları duymanı istiyorum."

Gülümsedi. "Olur."

"Yarın Niall seni evinden alacak. Akşam yedi, anlaştık?"

Tek kaşını kaldırdı. "Zaten anlaşmıştık diye hatırlıyorum Bay Styles?"

"Teyit etmek istedim. Niall'a acıdığın için birkaç saat önce bana 'kendim gelirim' falan deyince tabi..."

True Love Or Not | Larry ✔Where stories live. Discover now