Soğuk Ve Tatlı

2.4K 107 72
                                    

Sabahın erken saatlerinde dışarıdaydım. Ponponlu şapkamla kulaklarımı örtmüştüm. Pofuduk montumun içinde yok olmuş, her hareket ettiğimde çıkan haşırtı sesine sinir olmuştum.

Gökyüzünden süzülen bembeyaz kar tanelerine bakıyordum. Bastığım yer 5 santim içe göçüyor, hoş bir ses çıkarıyordu.

Gökyüzünden süzülen kocaman kar tanelerini gözümle takip etmeye başlamıştım.

Bembeyaz bir ortam vardı. Evler bile burada açık pastel tonlardaydı. Güzel bir mahallede yaşıyorduk

Gözümle büyük bir kar tanesini takip ederken bir bina ötede simsiyah giyinmiş oğlan dikkatimi çekti.

Bu kadar huzur verici bir ortamda kapkara giyinmiş elleri cebinde dikiliyordu.

Bakışlarım ona döndükten bir kaç saniye sonra o da bana bakmıştı. Çok incelemeden önüme döndüm. Bir kaç saniye görmüş olsamda büyük parlak gözleri ilgi çekiciydi.

Onu daha önce bu çevrede görmemiştim. Sabahın bu saatinde burada olması şaşırtıcıydı.

Pencereden gelen ses ile dikkatim oraya yöneldi.

"SALAK JİMİN!"

Yoongi hyung cama çıkmış hafif kızgın bana bakıyordu.

"Ne bağırıyorsun hyung!"

"SANA BAKKALA GİT GEL DEDİM. HALA KAR OYNUYORSUN ORADA. ÇABUK OL"

Memnuniyetsiz bir şekilde hyungumu onaylayıp önüme döndüm. Siyahlı genç hala orada dikiliyordu.

Bakkala doğru hızlı adımlarla ilerledim. Siyahlı genci bakkalın içinde para öderken görünce kaşlarımı çattım.

Ben giderken orada dikiliyordu?

O gencin bana dönmesiyle kaşlarımı düzelttim.

O, o değildi. Aynı giyinmiş farklı birisiydi. O bakkaldan çıktıktan sonrs bende hızlıca ekmeği alıp eve yürümeye başladım. Bakkalda ki gencin bir kaç adım arkasından ilerliyordum.

Sonunda vardığımızda iki siyahlı genç bir kaç kelime konuştular. Fark etmeden çoktan onları izlemeye başlamıştım.

İlk başta gördüğüm büyük gözlü genç bana bakıp hafif güldü. Halime mi gülüyordu acaba?

Altımda civcivli pijama vardı. Ponponlu şapkam ve kızarmış beyaz yanaklarım. Kesinlikle görünüşüme gülmüştü.

Onlar uzaklaşırken bende binaya girdim. Kapıyı açan siyah saçlı Yoongi hyung elimdeki poşeti alıp mutfağa ilerledi.

Bende montumu çıkarıp, ellerimi yıkayıp mutfağa geçtim.

Hazır kahvaltı masasına oturduk. Yoongi hyung ile kahvaltımızı yaparken boş boş konuşup sohbet ediyorduk.

"Ben yarım saate hazırlanıp çıkacağım."

"nereye hyung?"

"İşe jimin?"

"kendine düzenli bir iş bulsana? Ne zaman çağırsalar gidiyorsun. Saatleri belli değil!"

"hmm hm tamam"

Beni dinlemediği belliydi. Sadece onaylıyordu. Çünkü her gideceği zaman bu konuşma tekrarlanırdı.

"sonra yanıma kafeye gelecek misin?"

"gelirim. Sue bugün çalışıyor mu?"

"o her gün çalışıyor hyung"

Yoongi hyung yüzünü ekşitti. Sue yıllardır onu seviyordu. Birazda fazla yılışıktı. İyi bir kızdı ama hyungun seveceği tarzda biri değildi.

STRAWBERRY SWEET - JİKOOK/TAEGİ/NAMJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin