48🕯 "Çikolata fabrikası"

En başından başla
                                    

Yeniden gülümsedim ve "Evliyim," bir de kızım var," dedim.

Şaşkınlıkla sandalyesine oturduğunda bana kocaman açtığı gözleriyle bakıyordu. Afallamış ve bir hayli üzülmüştü. Bense minnettar bir tebessümle ona bakıyordum.

"E ben Selma'yı senin için getirttim Almanya'dan. Seni çok sevdiğim için onun da seveceğinden emindim. Kıza o kadar anlattım ki sana bayıldı, tüh yav. Ne etcem ben şimdi?"

Gülümsemeye devam ederken içeceğimin son yudumunu da aldım. Eminim böyle yapmıştı. Osman Çelik yaptığı pis işlerin aksine dürüst ve saf kalpli bir insandı.

"Sağolasın düşünmen yeter."

"Düşündük düşündük ne oldu? Tüh be Yusuf Gazel benim damadım olacaktı. Hay böyle işin yav"

Biz konuşurken kapı hafifçe aralandı ve içeri biraz önce bahsettiği kızı olan Selma girdi. Beni görmesi ile gülümsemesi ve iki elini ovuşturması bir oldu. Mafya kızına hiç benzemeyen sarı bukleli saçları, ela gözleri ve güzel bir yüzü vardı. Annesine çekmiş olmalıydı zira Osman Çelik'le uzaktan yakından alakası yoktu.

"Yusuf komiser?"

Cevap vermeden içeceğimden yeniden içmeye çalıştım ama bitmişti. Kızla görüşmemiş olsaydım iyi olacaktı. Asiye duyarsa kesin üzülür. Ona bakmadan önüme bakmaya devam ettim.

"Kızım koş yeni içecek getir."

"Yok yok gerek yok. Ben kalmasın diye öyle şey ettim. İstemem yenisini."

Mafyaya bakıyordum ama kız benimle konuşuyordu. İyice yaklaşıp elimde olan bardağı alırken parmakları parmaklarıma değmesin diye hızla elimi geri çektim.

"Getireyim yine de ben."

Kız da fark etmişti bu hareketimi ve muhtemelen evli olduğumu bilmediği için kendisini beğenmediğimi falan düşünmüştü. Nasıl iki dakikada başımı belaya sokmayı başarıyorum ben de anlamıyorum. Bazen Ali ve Selim'e katılıyorum gerçekten. Yürüyen felaket tellallıyım. Selma başka bir şey demeden çıktığında mafyaya döndüm. Mevzu ben değildim, o yüzden ciddileştim.

"Osman abi teşekkür ederim ama kızını daha fazla üzmeden sen bu işten vazgeç. Eşimi çok seviyorum ben ve böyle bir şey bana tamamen ters. Bu konuyu hiç açmadığımızı varsayıyorum. Benim asıl gelme amacım başka bir şey," dedim.

O da benim gibi masanın üstüne doğru eğildiğinde "Bir çikolata arıyorum," dedim sesimi alçaltarak.
"Üzerinde beyaz tavşan olan bir çikolata. Pek Türk ürününe benzemiyor ama ben yine araştırdım. Aldığım hiçbir çikolatada böyle bir resim görmedim. Senden istediğim bana bu çikolatayı bulman."

Kaşlarını çatıp ciddi bir şekilde dinlerken dudaklarını büzüştürdü. Polis olarak elbette her şeyi araştırmam normaldi ama çikolata biraz tuhaf gelmişti anlaşılan. Yine de ciddiyetinden ödün vermeden dinlemeye devam etti.

"Türk ürünü olmayan bir çikolata mı? Hımm." Düşünceli bakışlarla çenesini kaşıdı. Sonra da pek istekli olmadan "Rahatsız olmayacaksan sana Selma'yı yardımcı olarak vereyim. Hem o Almanya'da yaşıyor daha iyi bilir," dedi.

Başımı hafif sola eğip boynumu kaşıdım. Rahatsız olurum elbette. Niye rahatsız olmayayım. Ben evliyim, normal bir kız olsa neyse benimle evleneceğini sanan bir kızım etrafımda ne işi var? Bakışlarım yere indiğinde "Oğlum sen kaç yaşındasın?" diye sordu.

Bambaşka bir yerden gelen soru ile ellerimi dizlerimin üstüne koyup derin bir nefes aldım.
"Yirmi iki."

Mafyanın dudaklarında görüp görebileceğim en hoş gülümseme oluştu. Daha büyük bekliyor gibiydi.

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin