47🕯️ "Kirschner telli kahraman"

Start from the beginning
                                    

Ali lafa giriştiğinde gülüşüm yarıda kesildi.

"Kir... Kiriş mi? O ne!"

"Kirschner kirschner! Parmaklarını kırmışsın aptal şey! Tel takıldı içine. Bakalım şimdi nasıl yürüyecen? İşimize gelir aslında biz de bir rahat nefes alırız."

"Ayaklarım? Olamaz! Ayaklarım!"

"Onu atlamadan önce düşünecektin."

Murat kulağıma eğilerek söylediğinde bağırdım.

"Ayaklarıııım! Onlarsız yaşayamam! Ayaklarııım!"

"Ben çıkıyorum. Bu bufalo kılıklı adamın bağırışlarına daha fazla katlanamayacağım." Ali ve Selim önden çıkarken Oktay da gülerek onları takip etti.

"Çabucak iyileş. Merkezin sana ihtiyacı var. Sensiz her şey çok düzenli," dedi Yakut komiser yüzünü ekşiterek.

"Ayaklarım? Ayaklarım!"

Kimse beni duyuyor gibi değildi. Yakut komiser de gülerek çıktığında geride sadece stajyerler kaldık. Devran hemen sol tarafımdaki sandalyeye otururken, Murat bir bardak su koyup bana getirdi.

"Yalnız bu mafya seni ünlü etmeye hevesli. Yerel gazeteler ve haber kanalları senden bahsediyor. Bir anda meşhur oldun oğlum."

Devran yatağımın demirine yaslanıp söylenirken "Ayaklarım!" diye inledim. Gazete haberleri umrumda bile değildi. Öncesinde pek de önemsemediğim ayaklarım şimdi nasıl da değerli olmuştu. Ulan gidip işin ehli Hakan'a bile gösterdim, yine de işe yaramadı.

"İç şu suyu da mızmızlanmayı bırak. Doktor hiç ağrı olmayacağını söyledi hem, bağırıp durma."

Murat burnumu tutup suyu içirirken kaşlarımı kaldırdım.

"E ama benim canım acıyor."

"Hadi ya! Uçmasaydın o zaman," dedi eli ile havalandırma işareti yaparken.

"Sus abi ya!" Göz ucuyla Devran'a baktım ama o çoktan bildiğini belli edercesine "Boşuna saklama, her şeyi duydum. Fotokopiyi almak için uçmuşsun adeta," dedi.

Devran'dan sonra Murat'a yeniden baktım. Bu sefer kötü bakışlar vardı gözlerimde ama çok sürmedi kapı telaşla açıldı.

"Yusuf?"

"Baba!"

"Murat!"

"Baba?"

Asiye, Meryem, Hacer ve Fedai içeri daldığında Devran ayağa kalktı.

"Ben çıkayım madem, bir şey olursa haber verirsiniz."

Murat gözlerini kapatarak tamam anlamında işaret yaptığında "Ayaklarıııım!" diye inledim.

"Duyduğuma göre mafya çok zenginmiş," dedi Asiye."

"Her yerde Yusuf'un haberleri var," dedi Meryem.

"Hobaa! Ayaklarım diyorum, ayaklarım."

"Baba sen de çıkıcan mı televizyona?"

Fedai de Murat'a sarıldığında kimsenin benimle ilgilenmediğini anladım.

"Ayaklarım," diye inlerken parmak uçlarımda bir kıpırtı hissettim. Diğerleri hem bana nispet yapmak için hem de bana inanmadıkları için mafya hakkında konuşurlarken küçük kızım Hacer parmaklarımı okşuyordu.

"Allah'ım babamın ayakları çabucak iyileşsin. Allah'ım acı çekmesin. Lütfen Allah'ım."

Minik elleri parmaklarımın üstünde gezinirken fısıltı ile ettiği dua gözlerimi doldurdu. Boğazıma tıkanan düğümleri iki kere yutkunsam da geçiremedim. Biraz önce ayaklarımın acısı gözlerimi doldurmasa da kızımın tatlı dokunuşlu minik parmakları gözlerime sel olup inmişti sanki.

PROFESYONEL  [F•]Where stories live. Discover now