“Ne?” dedim şok yaşarken.

“Duydun. Sadece seni istiyorum. Benim sevgilim olmanı” dedi. Sakindi ama ben değildim. Ben gergindim. Korkmuştum ama belli etmemeye çalışıyordum. Çok açık sözlüydü.

“Sor bakalım ben seni istiyor muyum? Tabi ki de hayır” dedim ona tiksinerek bakıyordum.

“Ama bana böyle bakmamalısın. Beni daha çok tahrik ediyorsun” dedi. Ondan daha çok iğrenmiştim.

“Seninle hiçbir şey konuşmak istemiyorum. Seninle sevgili de olmayacağım çünkü zaten benim sevdiğim bir sevgilim var” dedim sinirlenerek. Herkes dönmüş bize bakıyordu. Buradan hemen kalkıp gitmeliydim. 

“Ama ben istiyorum. Seninle her şeyi konuşmak istiyorum” dedi gülerek. Artık gülmesi bile tatlı gelmiyordu. Her şeyi öğrendikten sonra bana itici gelmeye başlamıştı. Tatlı gülümsemesi gitmiş yerine iğrenç gülümsemesi gelmişti.

Ayağa kalkıp hareket ettiğimde, kolumdan tutup “Bir gün benim sevgilim olacaksın. Bu ya kendi isteğinle olacak ya da isteğin dışında. Ek olarak sana sahip olacağım” dedi ben ona tiksinerek baktığımda.

“Bunu anca rüyanda görürsün” diyerek uzaklaştım ondan. Beni sevmiyordu bile. İntikam için kullanacaktı sadece. Bunun kadar iğrenç bir düşünce yoktu.

Kütüphaneden çıktığımda nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece hızlı hızlı yürüyordum. Gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Tuvalete gidip, kabine girdikten sonra tuvaletin kapağını kapatıp oturdum.

Deli gibi ağlamak istiyordum. Bana sahip olacakmış. Çok beklersin gerizekalı. Barkın buna izin verir mi sanıyorsun? Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Aklımdan bir sürü şey geçiyordu. Dediklerini yapabilir miydi? İsteğimle sevgilisi asla olmayacaktm. İsteğim dışı zorla olursam, o zaman kahrımdan ölürdüm işte.

“Neden ben?” diye bağırmaya başlamıştım. Kafayı mı yiyordum? Hayır yememeliydim. Bu durumla başa çıkabilirdim. Yapabilirdim değil mi? Kendimi ondan koruyabilirdim. Barkın’ın onun söylediklerini bilmesine gerek yoktu.

“Elis! Aç kapıyı canım. Hadi Elis” diye bağırmaya başlamıştı Pelin.

“Yalnız kalmak istiyorum” dedim bağırarak.

“Seni yalnız bırakmayacağımı biliyorsun. Hadi aç kapıyı” dedi. Yavaşça kapıyı açıp ona doğru sarılmak için atlamıştım boynuna.

“Ne olur okuldan çıkalım. Götür beni buradan. Barkın duymasın sakın” dedim ağlayarak.

“Tamam canım” dedi bana kollarını sararak. Herkes bize bakıyordu.

“Lütfen Barkına’a bir şey söylemeyin. Ağladığımı bilmemeli” dedim kızlara kafalarını sallamışlardı. Onlar bana bakarken tuvaletten çıkmıştık.

Duvarlar üstüme üstüme geliyordu sanki. Gökalp’in söyledikleri hala kulaklarımdaydı. Okuldan bir an önce çıkmak istiyordum. Herkesin gözleri üzerimdeydi ama ben bakmamaya çalışıyordum. Barkın kesin ağladığımı, bu halimi öğrenecekti.

 Bir kafeye gelmiştik. Telefonumda 50 çağrı vardı ve hepsi Barkın’dandı. Hala aramaya devam ediyordu ama ben açmıyordum. Açamazdım. Önce kendimi toparlamam lazımdı. Gökalp’i yaralayabilir, her şeyi yapabilirdi.

Gökalp’in yaralanmasından falan değil, Barkın’a bir şey olmasından korkuyordum. Bıçaklasa, sonra hapse girse ben onsuz ne yapardım. Ahh hep böyle kötü şeyler aklıma gelmek zorunda mıydı?

“Eee anlatmayacak mısın?” diye sordu Pelin.

“Kütüphanedeydim. Gökalp geldi. Her şeyi öğrendiğimi duymuş. Ahh nereden duyduğunu sormayı unuttum” dedim ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin