BÖLÜM 11 / ACILAR GEÇER ZAMANLA

En başından başla
                                    

Adam kendisine bakan bu mahcup gözlere alışmıştı. Duyduğu bu teşekkürlere de.  Ne dese boş olacaktı, Süreyya kendini borçlu farz edecekti. Bunun olmasını istemiyordu bunlardan sıkılmıştı. O sevdiği kadına yardım ediyordu. Bundan daha öte bir şey olamazdı. Bu onun hoşuna gidiyordu. İnsan sevdiğinin gülümse sebebi olmayı istemez miydi?

"Süreyya, tüm teşekkürlerini kabul ediyorum. Ettiğin ve edeceğin tüm teşekkürlere rica ediyorum. Artık bunları bırakıp yeni bir yol çizsek? Bu sefer birlikte..."

Söylediği cümlenin samimiyet barındırdığına inanıyordu. Hiç korkmadan artık ilerlemek istiyordu. İnsan bakışlarıyla bile konuşabilirdi sevdiği insanla . İnsan sevdiğiyle susardı, en güzel onunla susardı.  Bu susmaların en güzeliydi. 

Süreyya gelen teklife şaşırmadı, Ali Asaf en başından beri bunu istiyordu. Her şeye rağmen birlikte yürümek istiyordu. Bu şuan için ne kadar doğruydu bilmiyordu. Ama bu sefer bu hayatı yaşayacaktı. Yıllar önce reddettiği hayatı bu sefer doğru zamanda yaşayacaktı. Bu sefer mücadele ederek kaderini değiştirecek, mutlu olacaktı. Sadece doğru zamanda...

Gülümseyerek adama beklenilen cevabı verdi. 

" Tamam. Doğru vaktin geldiğinden emin olduğum gün birlikte bir yol çizeceğiz. Mezopotamya'ya kadar uzanan bir yol çizeceğiz. Doğru zaman geldiğinde... Biz o gün bağırarak konuşacak, kahkahalarla yolumuzu çizeceğiz. Tek ihtiyacımız biraz zaman. Biraz zaman... Zaman. Sabret sonu aynı olmayacak."

Ali Asaf her şeyin bu denli çabuk geliştiğine mi şaşırsa yoksa Süreyya'nın kabul edişine mi şaşırsa bilemedi. Heyecandan eli ayağı titriyordu, liseli yeni aşık gibi. 

Bağırmak istiyordu.

 'BU SEFER OLDU!'  demek istiyordu. Onca emeğin, duanın boşa gitmediğini söylemek istiyordu. Dağa , taşa, yere, göğe, herkese. Ona acıyarak bakan herkese oldu demek istiyordu. Benim sevgim her şeyi yendi demek istiyordu. Ümitsizliğe kapılan herkese vazgeçmeyin, sabredin demek istiyor onlara ümit olmak için koşmak istiyordu. 

Belki o söyleyemiyor ama ben söyleyebilirim. Bizler söyleyebiliriz.

'Vazgeçmeyin, vazgeçmeyin çünkü kader gayrete aşıktır. Evet kaderimizi seçemeyiz ama onu değiştirebiliriz. Onu şekillendirebiliriz. Sabredin canımın içleri sabredin, sır gibi saklayın onu. Kimseye anlatamayın, içinizde savaş ilan edin. Tarihleri not alın! Bugün kaderinize açtığınızın savaşın tarihi. Bu savaşı kazanana kadar sabredin, savaşın. Çok ağlayın, çok üzülün. Çünkü savaşı kazandıktan sonra sadece mutlu olup güleceksiniz. Var olan savaşın ortasında gülen, mutlu olan bir asker gördünüz mü? Görmediniz, göremezsiniz. Onlar sadece mevcut savaşın kazanılması için cepheden cepheye koşuyor, nefes alacak zamanı bulamıyorlar. Bu da bizim mevcut savaşımız değil mi? Bu da bizim mevcut savaşımız ve bizler sadece cepheden cepheye koşan, savaş bitince mutlu olacak askerleriz

 Bu bizim mevcut savaşımız! İnsan savaşta gülemezdi , nefes alamazdı. Savaşın bitişinde olacak olanlardı bunlar. Kazanmak için savaşmak gerekirdi. 

Arabayı bile park ederken hala elleri titriyor, nefesi kesik kesik vuruyordu dışarıya Ali Asaf'ın. O mevcut savaşını kazanmıştı. 

Park ettiği arabadan çıkarken arka kapıyı açıp uyuyan Esen'i kucağına alarak Süreyya'ya kolaylık sağladı. Bu kadın bu savaşın en savunmasız askeriydi. Bir kolu , bacağı yokmuşcasına savunmasız olandı. Ne onu suçlayabilir, ne savaşın uzamasından dolayı onu suçlamayı bırakabilirdi.  Hayat hiçbir zaman mükemmel olmayacaktı elbet. Sonuç olarak bizler senaryoyu oynayan kuklalardan ibarettik. Hangimiz hangi rolü mükemmel bir şekilde oynayabilirdi?

SÜREYYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin