10- you wish you knew

714 61 21
                                    

Korkunun ve endişenin vücuduma yayıldığını hissedebiliyordum. Tam her şey daha nasıl berbat olabilir derken, daha kötüsünün kollarında buluyordum kendimi. Titreyen ellerimle test çubuğuna bakmaya devam ederken, aklımda oluşan senaryolar film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken, sıkıca kapatıp hızlıca yanaklarımı ıslatmasına izin verdim. Ağzımdan çıkan hıçkırıkları bastırmak için elimle ağzımı kapattım. Her şeyi mahvediyordum. 

Ne hissedeceğimi bile bilmiyordum. Daha kendi başımın çaresine bakamayan, kendimi büyütemeyen, mantığımı kullanamayan bir insanken bir bebeği nasıl sahiplenebilirdim ki? Üstelik az önce Zayn'e boşanmak istediğimi söyledikten sonra bunun olmasıyla Tanrı'nın bana yukarıdan güldüğüne yemin edebilirdim.

Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirdikten sonra,  elimdeki testi çantama atıp lavabodan ışık hızıyla çıktım. Eve gidemeyeceğimi biliyordum. Zayn, ailesine ne zaman söylerdi bilmiyordum fakat artık bunu istediğimden bile emin olamıyordum. Söylerken, belki içimde bir yerlerde istiyordum fakat artık ortada bir bebeğin olduğunu bilmek...beni ikilemde bırakıyordu. Onu aldırmayı bile düşünebilirdim. Onu böyle boktan hayatımın içerisine alamazdım. 

Arabama binip kendimi sabah kavga ve bağırışlarla çıktığım eve atmak için sürmeye başladım. Gidebileceğim hiçbir yer, hiç kimsem yoktu. Ailem bile benim için yabancılaşıyordu. Hiçbir zaman kendi hayatımın başrolü olamamıştım. Belki yaptığımı haklı çıkarmazdı ya da daha az kötü yapmazdı fakat farkında olduğum bir şey vardı, benim Anwar ile olmamın en büyük sebebi bir baş kaldırış istememdi. Kendi içimde o kadar sevgisiz ve hiçtim ki, ufak bir sevgiye bütünümü verebilecek kadar aptallaşmak kolay gelmişti.

Gözyaşlarım durmak bilmezken, bilindik bahçeye girmemle sakinleşmem için kenara çekip derin nefesler almaya başladım. Büyük bir yıkım inşa etmiştim ve ne zaman çökeceğini bilememek beni mahvediyordu. Her anım bana zehir olmaya devam ediyordu. 

Gözümdeki yaşları sildikten sonra aynada bozulan görünüşümü düzelttim ve çantamı alıp arabadan indim. Annemin şu an evin içinde endişeyle dolandığını tahmin etmek zor değildi. Zayn'i kaybetmek, onun için çocuğunu kaybetmekti. Belki de benden daha değerliydi. İkimizin çocukken dizi kanasa ilk onun yarasına bakardı. Benim can acılarım her zaman son plandaydı. 

Zile bastıktan kısa bir süre sonra sabah karşılaştığım hizmetçi bana kapıyı açtı. Ona bakmadan içeri girdiğimde, annemin salonda elinde telefonla dolandığını ve yanılmadığımı görmek kaşlarımın kalkıp inmesine sebep olmuştu. Klasik Anesa.

Beni fark ettiğinde, olduğu yerde durup birkaç saniye inceledi ve hızla yanıma geldi.

''Ne halt yedin sen?'' Sinirle bana bağırdığında, ona omuz silktim. Onunla uğraşmak istemiyordum. Beni tanımayan bir insan bile şu an ki görüntümü gördüğünde saatlerce ağladığımı fark edebilirdi, annem ise umursamazdı. Umursamadığı şeyin nasıl farkında olabilirdi ki?

''Ona ne söyledin?'' Çatık kaşlarıyla beni incelemeye devam ederken söylediklerine kulak asmadan odama gitmek için adımladığım sırada önüme geçti. '' Cevap ver.'' 

''Ben de iyiyim, sorduğun için teşekkür ederim. İzin verirsen dinleneceğim.''  Bıkkınlıkla konuştum. Onun yanında daha fazla duramayacağımı fark ettiğimde, yanında geçmek için adım attım. Fakat anında kolumdan tutarak beni durdurdu.

''Bu pervasızca davranışlarına bir son ver artık!'' Bana gereğinden fazla bağırdığında, irkilerek geri çekildim. İnsanların benim üzerime basıp geçmesine dayanamıyordum artık. Gözyaşlarım tekrar varlığını hissettirdiğinde, onları göndermek için etrafa bakındım. Gözlerim kenarda duran fotoğrafa kaymıştı. Annemin kucağındaki küçük oğlanın kim olduğunu bilecek kadar bakmıştım fotoğrafa. Annem, Zayn ve babam. 

Alita |MalikOn viuen les histories. Descobreix ara