4-vulnerable

506 45 0
                                    

Önümdeki satranç takımına bakarken ellerimi birleştirip çenemin üzerine koydum. Chloe pek oyuna odaklı olmayarak elindeki telefonla oynuyordu. Bir yandan da yıl sonu balosu için kiminle gitmesine karar vereceği konusundaki içsel savaşını anlatıyordu.

Atımı oynayıp ona döndüm.

''Oynayacak mısın?'' Göz devirdi ve eline gelen ilk taşı oynattı. 

''Kiminle gideceksin Alita?''  Omuz silktim. Açıkçası bunu pek de düşünmüyordum. Yıl sonu baloları benim için hep trajedi ile sonuçlanıyordu çünkü. 

''Zayn Malik ile gitmeye ne dersin?'' Alaycı bir şekilde gülümseyerek onların masasına baktı. Bu espriyi her yıl sonu yapmasa olmuyordu. Hayatımı içten içe kıskanıyordu. Chloe ile birlikte ben de bakışlarımı onların masasına çevirdim. Tom, Zayn'e hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu fakat Zayn'in suratı düz bir şekilde önündeki kağıda çizim yapıyordu. Ona baktığımızı fark etmiş olacak ki bakışlarını buraya çevirdi. 

Göz göze geldik. Anaokulundan bu yana ondan hiç haz almıyordum. Sürekli büyünce seninle evleneceğim diyerek beni ağlatıyordu. Çocukluk travması işte.  

Bakışlarımı Chloe'ye döndürdüm.

''Belki de onunla giderim.'' Bu tamamen onu sinir etmek içindi. Zaten bana kimse baloya gitmek için teklif etmiyordu. Bunun o da farkındaydı.

Üzerime geçirdiğim şalı bedenime iyice sardım. Soğuk rüzgar yüzüme çarparken aldırmadan çiçeklerin olduğu yere ilerledim. Yeni çiçekler sipariş etmiştim ve onları dikmek için bu soğuk havayı seçmiştim. Çünkü beni ayık halde tutan tek şey soğuktu. Yine içkiyi çok kaçırmıştım ve kimseyle atışmak istemiyordum. Böyle bir hayatın içerisinde kim ayık kalmak isterdi ki? Çiçek tohumlarını kenara koyarak kendime bulduğum açık alanı eşelemek için eldivenlerimi giydim. Malzemeleri taşıdığım kovanın içerisinden el küreğini alarak eşelemek için dizlerimin üzerine çöktüm fakat fazla alkolden dolayı dengemi ayarlayamayarak düşmüştüm. Mide bulantım kendini gösterirken ayılmak için kafamı gökyüzüne kaldırıp temiz havayı içime çektim. 

''İyi olacaksın, Alita.'' diye fısıldadım. Buna kendimi inandırmak istiyordum. Hayatımın altını da, üstünü de mahvetmiştim. 

''İyi misin?'' Onun sesini duyduğumda, olduğum yere çivilenmiştim. Bana mı sormuştu bunu? Yaşattığı onca şeyden sonra bir de gelip bana iyi olup olmadığımı mı sormuştu? ''Düştüğünü gördüm de, bir bakmak istedim.'' diye ekledi. Söyledikleri gülmeme sebep olmuştu. Beni bu hale getiren oydu. 

Ona bakmadan işime bakmaya devam ettim. Onu hayatımdan o gece çıkarmıştım ve başından bu yana yapmam gerekeni yapacaktım. Hayatıma bakacaktım. Bende bıraktığı bütün yaraları kapatacaktım. 

''Alita, aynı ailedeniz. Yüz yüze bakacağız.'' Diye mırıldandı. Başımda dikilmesi sinirlerimi bozmuştu. Dedikleri beni yoruyordu. Beni ilk öptüğünde de yüz yüze bakıyorduk. Rezil bir konuşmacıydı.

Aldırmadan eşelediğim yere tohumları ektim. Onu görmezden gelmem sinirlerini bozuyordu. Derin nefes alışlarını duyabiliyordum.

''Konuşmayacak mısın?'' Kenarda duran ibrikle çiçekleri sulayıp ayağa kalktım ve tam karşısına geçtim. Gözlerinin içine bakarken gördüğüm tek şey korkuydu. Birisinin kulağına gitmekten korkuyordu. O zaten korkağın tekiydi. Benim herkese söyleyeceğimi düşünüyordu. Düşünmeliydi zaten. Düşünmeliydi ki, her günü ona zehir olsun. Gülümsedim. 

''Korkuyor musun Anwar?'' Meydan okurcasına tek kaşımı kaldırıp bir adım daha attım ve ona iyice yaklaştım. ''Bence de korkmalısın.'' Gülümsedim. 

Alita |MalikWhere stories live. Discover now