9- we could have had

449 40 12
                                    

Söylediklerim duvarda yankılanıp tekrar kulaklarıma dolarken içimdeki sızı yerini daha fazla belli etti. Zayn şaşkınlıkla aralanmış dudaklarının arasından konuşmaya yelteneceği sırada susarak yutkundu. Onu kırdığımı biliyordum, belki de kırmaktan fazlasıydı. Fakat onun hayatından en az hasar alabileceği şekilde çıkmak istiyordum. Boşanalım demek, kardeşinle seni aldattım demekten daha iyiydi benim için. Bir nevi.

''Ne?''diye fısıldadı. Bakışlarındaki hayal kırıklığı ruhumu ezip geçerken ona sıralayabileceğim bahaneleri düşünmeye çalıştım fakat ilk defa içimde ona karşı oluşan şevkat beni ezerken bunu yapamıyordum. Onunla boşanmak için birçok sebebim vardı. En başında bu evlilik benim isteğim dışında gerçekleşmişti. En başında, ben onu sevmemiştim bile.

''Beni duydun.'' Kelimeler dudaklarımdan titrek bir şekilde çıkıyordu fakat duruşum o kadar sertti ki, bunu söylemenin benim için zor olduğunu anlayamazdı. ''Mutlu değilim. En başında bu evliliği istemiyordum zaten.'' Ona doğru bir adım attım ve gözlerinin içine bakmadan konuştum. ''O yüzden sen de görmezden gelerek çabalamayı bir kenara bırak.''

Onun kalbini ilk defa kırmak istemedim. Belki her zaman bu evliliği canlı kılabileceğimiz şeyler bulabilirdik fakat ben daha canlanmadan onları öldürmüştüm. Bazen bir şeyleri göz ardı ederek yapmaya devam ederdik fakat yaptıktan sonra her şey beynimizde yankılanırdı, o zaman göz ardı etmek imkansız gelirdi.

Tam o noktadaydım.

Görmezden gelmek artık çok zordu.

''Senin için yaptığım onca şeye rağmen,'' sesindeki burukluğu toparlamak için yutkundu ve gözlerimin içine baktı. ''Her şeyi bir kenara mı itiyorsun, beni de mi?'' Bir adım yaklaştı. Dolu gözleriyle bana bakarken ona karşı savaşmak zor geliyordu.

Keşke her şey bambaşka olsaydı.

''Ben bu hale gelmeden önce neredeydin?'' Cümleler ağzımdan istemsizce çıkmıştı. Onun yüzüne bağırmak istediğim birçok şey vardı fakat kendi pisliğimi temizlemek için çamurumu başkalarına atamazdım.

''Nerede miydim?'' Alayla fısıldadı. Gözlerindeki hayal kırıklığını iliklerime kadar hissediyordum. Ona bakmayı bıraktım. Ona ne kadar bakarsam bunu o kadar zorlaştırırdım.

Masasındaki kağıtları sinirle fırlattığında, irkilerek bir adım geri çekildim. Masada duran çerçeveli fotoğrafımızı alarak duvara fırlattı. Kırılan çerçevenin cam parçaları etrafa savrulurken gözümden bir damla yaş aktı. Biz de o kırılan çerçeveyle beraber paramparçaydık.

''Ben hep senin yanında duruyordum, Alita.'' Kızaran gözleriyle bana tekrar baktı. Dağıttığı masanın köşesine sinerken bana birkaç adım daha attı. ''Hiç baktın mı?'' Az öncekine nazaran sesi oldukça kısık çıkmıştı.

Gözümden düşen yaşlara engel olamadım. Onun kalbini kırmak, beni paramparça ediyordu. Kalbimi avucunun içerisine bırakmıştım sanki, onu elleriyle boğmasına izin veriyordum. Onunla çabalasam güzel bir evliliğimizin olabileceğine, o an inanmıştım. Eğer başından bu yana onu itelemek, kalbini kırmak ve onu görmezden gelmek yerine birazda olsa sevgimi verseydim, bir şeyler gerçekten bambaşka olabilirdi. Bunun farkındalığı beni boktan hissettiriyordu.

''Beni bir hiçmişim gibi hissettirdin.'' Ona karşı kusacağım çok şey vardı. Bu onların en küçüğüydü. Fakat ben ona ne kadar çok şey söylersem, bu işi o kadar zorlaştırırdı.

Şaşkınlıkla bana baktı. Sinirlerine hakim olmak istermiş gibi, derin nefesler alarak saçlarını çekiştirdi. Gözyaşlarını hızlı bir şekilde sildi ve arkasına dönerek etrafta tur atmaya başladı. Kalbi kırılıyordu. Belki de benim için yapmaya çalıştığı evin içerisine bir sürü hayal sığdırmıştı. Bense çatısını çoktan yıkmıştım.

Alita |MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin