Memory

Kontrol

Gözümü açıp bir şeyler mırıldanmıştım ama ben bile anlamamıştım.

Yataktan ineceğim sırada yorganım ayağıma takılmış ve yere düşmüştüm.

Derin nefes alıp ve küfür ederek yerden kalkmıştım.

Elimi ve yüzümü yıkayıp, üstümü değiştirmiştim.
Çizim defterimi görünce derin nefes almıştım.

Kalemimi elime alıyordum ki kapı açılmıştı.
Kapıdan giren kişiye bakınca Theo olduğunu gördüm.

Gülümsedim ve yanına ilerledim.
Kollarını açınca kahkaha atarak bende kollarımı açtım ve ona sarıldım.

" Ne yaptınız gece?"

Benden ayrılıp kaşlarını çattı.

" Ne yapacağız? Uyuduk gerizekalı."

Kafama vurunca tekrar kahkaha attım.
Ortak salona girince herkesin kendi kafasına göre takıldığını gördüm.

" Saat kaç?"

Theo'ya sorduğum soru karşısında gülmüştü.

" Kahvaltı saati geçeli iki saat oluyor."

Kafamı öne eğip ofladım.

" Neyse, dışarı çıkarken bir şeyler atıştırırım."

Derek içeri girince bakışlar ona kaymıştı.

" Gidiyor muyuz?"

Liam konuşunca Derek kafasıyla onu onaylayınca anlamazca bizimkilere baktım.

Theo elini omzuma koyup konuştu.

" Denize açılacağız."

Kafamla onu onaylayıp küçük mutfağımıza gittim.

Bir parça ekmek çıkarıp, üzerine çikolata sürüp yemeye başladım.

Ayakta durmaktan yorulunca tezgaha çıkıp oturdum.
Ayaklarımı yavaşça sallamaya başlayınca içeri Allison girmişti.

Bana göz devirince güldüm.

" Ne zaman adam akıllı kahvaltı yapacaksın?"

" Hiçbir zaman."

Omuz silkerek konuşunca tekrar göz devirmişti.

" Kalk artık. Gidiyoruz."

Onu onaylayınca tezgahtan inip, odamdan güneş gözlüğümü almıştım.

Kısa bir yolculuk sonrasında arabada uyumadan durabilmiştim.

İki katlı tekneye binince gülümsedim.
Herkes farklı köşelere geçince küçük mutfak kısmına geçip kendime limonata doldurdum.

Boğazımda hissettiğim yanma hissi ile öksürdüm.
Aynı yanma hissi devam ederken camdan yansımamı gördüm.

Kontrolümü kaybediyordum.

" Daisy?"

Derek'in sesiniz duyunca tekrar kendimi kontrol altına almayı denedim.

" Derek? Neler oluyor?!"

Alice'in sesini duyunca, dişlerimin çıkmasına müsaade ettim.

Dişlerimi göstererek sırıttım.

" Kanınızı bana vermeye ne dersiniz?"