GM | 12 | Geçmişin Arkasına Saklanan Ölüler

Start from the beginning
                                    

Kâğıdı elinden piyanonun üstüne bıraktı ve derin bir nefes aldı.

Yüreğimdeki sıkışıklık iki mislini alırken piyanonun önündeki küçük koltuğa oturdum. ''Kimse inanmaz,'' dedim kendi kendime. ''Cinayetin nedeninin böyle bir şey olduğuna veya bu tür bir mistik güce hiç kimseyi inandıramam.''

Kuzey hızla yanıma dolanıp önümde eğildi ve ellerini dizlerime koydu. ''Yapma Dedektif, umutsuzluğa kapılma. Bana güven, bunu çözeceğiz.''

Ellerimle yüzümü ovalayarak, ''Nasıl çözeceğimi bilmiyorum Bilinmeyen,'' diye mırıldandım. ''Bu bir cinayet vakası değil ya da bir hırsızlık suçu... Boşanmak isteyen bir kadının kocasını takibe almayacağım. Veya uyuşturucu satan insanların peşine düşmeyeceğim... Bu bir... Doğaüstü bir şey gibi! Ve daha kötüsü... Ben bunu nasıl çözebileceğim konusunda hiçbir şey bilmiyorum.'' 

''Nora,'' dedi dirseklerimden kavrarken. Bana isimle hitap ediyordu. Şaşırmıştım. Fakat Kuzey, kendinden emindi. ''İlk cinayet vakasını dokuz yaşında çözmüş bir insana göre bu, basit kalır. Ünlü bir seri katili yakalamıştın, değil mi? Onun öldürdüğü onlarca insanın izini sürerek bir seri katili yakaladın ve ben bunu İsveç'te yaşarken dahi duydum. Şimdi bana bunu çözemeyeceğini söyleyemezsin. Çünkü çözeceğini biliyorum.''

Gözlerine bakarak ifademi toparladım. ''Dün gece rüyamda ne gördüğümü bilmiyorsun? Ya da ondan önceki gün... Yarın ne göreceğimi ben bile bilmiyorum!''

Elimle yüzümü hızlı hızlı ovalarken sinirli nefesler aldım. Her türlü bilinmezliğe katlanabilirdim ama bu bilinmezlik çok fazlaydı.

Kollarımdan sarsarak ''Dedektif!'' diye çıkıştı. ''Yanında olacağım... Sana söz veriyorum, yanında olacağım.''

''Ölümden bahsediyor,'' diye ihtimalleri sıraladım. ''Beni delirtebileceğinden, istediklerini yaptırabileceğinden bahsediyor! Dün gece kim olduğunu bilmediğim biri beni yatağıma taşıdı Kuzey! Bu evin içinde sadece bir katil yok, aynı zamanda ne olduğunu bilmediğim bir şeyler daha var!''

Sinirden ağlamamak için kendimi kasıyordum. Bir şeylerin kontrolüm dışı olması beni delirtmek için yeterliydi. Zira büyüye ve doğaüstü bir güçle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.

Kuzey ise daha fazla beklemeden beni ayağa kaldırdı ve piyanonun üzerindeki kağıt parçalarını toparladı.

''Gidiyoruz,'' dedi karşı koyulması mümkün olmayan bir tonda. ''Bu kattaki her türlü araştırman bitti, değil mi?''

Başımı sallamakla yetindim.

''Peki, o hâlde,'' dedi otoriteyi eline alıp. Sonra da beni peşinde sürükleyerek odadan çıktı. ''Şimdi gideceğiz ve her şeyi baştan sona çözeceğiz. Asansördeki o siktiğimin boşluğundan, katilin kim olduğuna kadar her şeyi!''

Oldukça hiddetliydi. Apar topar koridorda yürüyerek merdivenlere ulaştı. Hızla alt kata inip odasının kapısını açtı ve beni hızlıca içeriye çekti. Bileğimi bırakınca yatağının ucuna oturup kendimi arkaya bıraktım.

''Ne görüyorsun?'' diye sordu bütün perdeleri kapatırken.

Yattığım yerden kollarımı iki yana açarak bakışlarımı yatağın tahta tavanına diktim. ''İlk gün aklımı yitirmeme neden olabilecek fısıltıların duyulduğu bir rüya gördüm. Bu rüya yemekten önce uykuya daldığım zamandaydı. Gece ise bu evdeki herkesin sırayla öldüğünü...'' dedim kısaca. ''Dün gece küçük bir çocuk olduğumu gördüm. Kapının kenarından evdeki iki kişinin konuşmasını gizlice dinliyordum ve bir kadın beni kucağına alıyordu. Yüzü korkunç olan ve ürkütücü tiz sesiyle sürekli 'gece yarısı' diye sayıklayan bir kadın...''

Geçmişin Mezarı (Tamamlandı) Where stories live. Discover now