17

3K 303 166
                                    

Choi Yeonjun

Aşağı Soobin'in yanında indiğimde onu şaşkın şaşkın koltukta oturuken buldum. Tam ne olduğunu soracaktım ki ben de anladım. Bizimkiler dün burada uyumuşlardı ama şu an yoklardı. Üstelik haber de vermemişlerdi. Gidip Soobin'in yanına oturdum.

"Bizimkiler nerdeler?"

"Az önce arayıp sordum, biz uyanmayınca ve onlar da sarhoş olup başları ağrıdığından dolayı evlerine gitmişler."

"Anladım, yalnızız yani."

"...Evet."

"Hmmm... Peki bugün ne yiyeceğiz?"

"Başın ağrımıyor mu? Bence uğraşmak yerine dışarıdan söylemeliyiz bu sefer."

"Evet başım ağrıyor, dışarıdan yemeliyiz. Yemeği söyleyene kadar bacağına uzanacağım."

"Ne-" Aniden bacağına kafamı koydum ve yatar pozisyona geçtim. Refleks olarak ellerini yukarı kaldırmıştı. Daha sonra ellerine telefonunu aldı.

***

Choi Soobin

Yeonjun bugün beni sınıyordu resmen. Ben dün yaşananlardan hala utanıyorken üstüne üstlük bir de bacağıma yatmıştı. Sadece yanıma oturması bile kalbimi yerinden çıkaracakken şu an bacağımda uzanıyordu. Telefonunu elime aldım ve yemeğimizi sipariş etmek üzere uygulamaya girdim. Siparişi verdikten sonra ne yapacağımı bilememiştim. Bacağımda uzanan Yeonjun çok şirin gözüküyordu. Kameramı açtım ve farklı açılardan bir kaç fotoğrafını çektim. Şimdi ise saçlarını okşamak istiyordum.

"Aa saçın karışmış düzelteyim." Hemen bir yalan uydurmuştum, yalan olduğunun çok belli olmamış olmasını umuyordum... Pembe saçlarında ellerimi gezdirdim. Çok güzel bir histi.

***

Choi Yeonjun

Soobin yalan söylemekte gerçekten berbattı. Resmen sırf saçlarımı elleyebilmek için karıştığını söylemişti. Saçımda gezen eline elimi uzattım. Kafamı onun yüzüne bakabilmek için olduğum yerden biraz daha geriye yatırdım. Elini tuttuğum için ne olduğunu sorgulayan gözler ve kırmızı yanaklar ile bana bakıyordu.

"Saçlarımı okşamak istediğini söyleseydin izin verirdim zaten, Yalan uydurmana gerek yoktu..." Dediklerim ile gözlerime kitlediği bakışlarını kaçırdı.

"H-hayır nerden çıktı? Yalan değildi... Of."

"Soobin neden böyle davranıyorsun? Dün gece yüzünden mi? "

"Evet utanıyorum işte ama sen de iyice ısrar ediyorsun off..."

"Neden utanıyorsun ki? Sarhoştun ve öpüştük sadece. Bu kadar mı kötüydüm? Bir öpücüğü neden bu kadar abarttın ki?"

"Hayır ya öyle değil, ne alakası var..?"

"O zaman beni mi sevmiyorsun?" Rol yatığım halde anlamsızca gözlerim dolmuştu bunu söykerken.

"Saçmalama ve ayrıca, bana öyle masum bakmamanı söylemiştim." Bana doğru yaklaştı ve burnuma bir öpücük kondurdu. Soobin her seferinde beni daha çok şaşırtıyordu. Soobin kaafasını geri kaldıracakken ensesinden tutarak onu engelledim ve yüzlerimizi yakınlaştırıp, aynı yakın pozisyonda uzandığım yerden doğruldum ve üstüne doğru eğildim. Bu hareketimle neredeyse koltuğun köşesine sinmişti. Daha fazla uzaklaşabileceği yeri kalmadığında yutkundu ve gözleri hızlıca dudaklarımdan gözlerime in çık yapıyordu. Oldukça utangaç gözüküyordu ve bu onu olduğundan çok sevimlileştiriyordu. Yavaşça dudaklarımı onunkine bastırdım ve nazikçe öpmeye başladım. Soobin de şu an ilk kez sarhoş değilken bana karşılık veriyordu. Güzel dudakları ile bana karşılık veriyor olması daha fazla istememi sağlıyordu fakat daha o kadar ileriye gidemezdik. Kollarıma yerleştirmiş olduğu ellerini boynuma doladı ve devam ettik. Kısa süre sonra boynuma doladığı kollarını çekip dudaklarımızı ayırdı. Dudakları kızarmıştı ve daha da öpülesi durmaya başlamıştı. Gözlerime bakmıyor ve sürekli olarak kaçırıyordu. Her zamanki Soobin, utanıyordu. Öne eğmiş olduğu kafasını elimle çenesinden tutarak kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Böyleyken bile kaçırmaya devam etmişti gözlerini. Suratını iki elimin arasına aldım.

Dance Room | YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin