o n b i r

7.2K 836 1K
                                    

Uzuuun bir bölüm sizi bekler.
İyi okumalar 😚

•••

Jimin yeni bir güne gözlerini Jungkook'un kapının ardından gelen sesi ile açmıştı.

"Jimin?"

Tamamiyle dağılmış hissediyordu. Gece yine geç uyumuştu çünkü kafasında dönenler bir türlü uyumasına izin vermemişti. Jungkook gibi. Ve onun kafa bulandıran kokusu, bakışı ve kelimeleri. Her dediğinin altında bir şeyler aramak zorundaymış gibi hissediyordu. Lafının devamını getirmediği zamanlar ise iş daha çok sarpa sarıyordu.

Yine de, elbette tek derdi Jungkook değildi. Tasarımları da kafasını yoruyordu. Arada sırada gelen ilham perileri yeterli olmuyordu. Kreasyonu tamamlaması için uzun uğraşlar vermesi gerekti. Daha önünde çok yol vardı.

"Jimin!" diye seslendi Jungkook. Dün gece mesajlaşırken uyandırmasını istemişti. Erkenden kalkıp yeni çizimler yapmak için çalışmaya başlaması gerekti.

Doğruldu. "Uyandım. Teşekkürler." Boğuk çıkan sesiyle konuştu ve daha fazla uzanmadan yataktan kalktı. Eh belki beraber kahvaltı yaparlardı? Bu düşünceyle sırıttı. Dün dediği o cümle hâlâ kulağındaydı. Çok güzelsin ve bunun farkında olduğunu biliyorum.

Evet, elbette.

Hemen odanın içindeki banyoya girdi. Hiçbir odada yoktu ancak bu odanın içinde banyo vardı. Çok büyük değildi, hatta küçüktü ama her türlü iş görürdü. Özellikle de bu odanın başından beri boş olması ve Jimin'e denk gelmesi iyi olmuştu.

Rutin işlerini halletti ve üstündeki geceliği çıkartmak yerine saten sabahlığını üstüne geçirdi. Jungkook'un geceliklere büyük bir ilgisi olduğunu düşünüyordu. Jimin'i gecelikle gördüğünde bardağı nasıl sıktığı düşünülünce... Yok demek komik olurdu.

Saçına çeki düzen verdi ve her zaman ki gibi hafif bir dudak parlatıcısı sürdü. O gece ki geceliğin beyazı üstündeydi. Tek fark; altındaki şortunun biraz daha kısa olmasıydı. Hatta bu nedenle iç çamaşırını dikkatli seçmişti. Üstünde ise yine crop-top askılı vardı.

Sabahlığın önünü kapama gereği duymadan kapıyı açtı ve aşağı indi. İnerken duvarda asılı saate baktığında saatin sekiz olduğunu görmüştü. Jungkook her sabah bu saatte mi uyanıyordu?

Harika. Görünüşe göre sabah sabah birini çıldırtmak isteyen taraf yalnızca Jimin değildi. Mutfağa girdiğinde üstsüz bir şekilde dolabın önünde duran Jungkook yutkunmasına neden oldu. Şu an sadece sırtıyla bakışıyordu. Yapılı sırtı o kadar dokunulası duruyordu ki!

Belli etme, belli etme.

"Günaydın Jungkook. Uyandırdığın için sağ ol."

Masaya gidip baş köşedeki sandalyeyi çekti ve oturdu. Jungkook elindeki protein içeceği ile dönüp yüz yüze gelmelerini sağlarken "Günaydın, önemli değil." demişti.

Tamam, bu nasıl anlatılırdı hiç bilmiyordu. Karın kasları kusursuz bir şekilde dizilmiş, göğüs ucunda piercingle karşısında böyle duruyor olması... Çok fazlaydı. Bir de yetmiyormuş gibi bedenindeki siyah mürekkepler vardı... Ciddi anlamda kusursuz duruyordu. Yutkunmak yapabileceği en iyi şeydi. Uzun uzun süzmek isterdi, hatta daha fazlasını yapmak ama imkânsızdı. Bakmamaya çalıştı.

"Meyve var mıydı?" diye sordu Jimin ve ayaklandı. Buzdolabının oraya doğru ilerledi. Jungkook'un da orada olması dışında pek bir sorun yoktu.

"Kahvaltı yapmayacak mısın?"

Tam da yanında durmuş, sanki tüm odağını buzdolabında meyve aramaya vermiş gibi davranırken "Yapacağım." diye mırıldandı.

love among us •jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin