a l t ı

7K 844 807
                                    


Hatalarım olursa özür dilerim kontrol ettim ama olur ya hani ehehe
Bir de 2k olmuş...Ne ara?🥺🥺 Çok teşekkürler 💕💕

İyi okumalaaaar

••

O sabah Jimin annesinin iyi şanslar öpücüğü ile evden ayrılmışken mutluydu. Dün akşam, her şeyi anlattığı ve tahmin ettiği gibi büyük destek aldığı içindi bu mutluluk. Şanslı olduğunu düşünüyordu. Her ne kadar babası konusunda öyle olmasa da, annesi için çok minnettardı. Buna ek olarak yeni bir işe girmenin heyecanını yaşadığı için daha fazla hevesliydi.

Evin konumu atıldığında hayalinde olan yer lüks bir apartman binasının beşinci katı falandı. Şu an ise ne aşırı lüks ne de sıradan denilebilecek villaların bulunduğu bir sitedeydi. Bu kadar profesyonel olduklarını tahmin etmemiş olması kendisinin hastasıydı. Namjoon bu işe ciddi paralar yatırmış olmalıydı. Bu daha çok stres olmasına neden olmuştu çünkü onun yüzünü kara çıkartmak istemezdi.

Bir süre sonra büyük kapıdaki güvenlik ile konuşup arabasını açık otoparka park etmiş, etrafına bakınıyordu. Sakin bir yerdi. Hatta kimse görünmüyordu. Böyle olmayacağını bildiği için arabanın arka koltuğunda özenle askıya asıp, herhangi bir zarar görmemesi için kılıf geçirdiği ceketi aldı. İçinden Jungkook'a olması için dualar ederken ek olarak geniş çantasını da omzuna taktı ve arabasını kilitledi.

Elindeki telefonuyla nereye yönelmesi gerektiğine bakmaya başladı. Fazla yürümesine gerek kalmadan evi bulduğu için sevinmişti. İyice baktı. Artık kendi evi de sayılırdı, öyle değil mi? Telefonunu cebine koydu. Umuyordu ki yanlış gelmemişti. Zile bastı ve bir adım geri çekildi.

Çok geçmeden siyah kapı açılmıştı. Karşısında olabileceği en ev haliyle duran Taehyung vardı. Basketçi şort, bol tişört, duş aldığı için ıslak duran saçları ve boynundaki havlusuyla çok sevimli duruyordu. "Jimin!" Yüzünde oluşan büyük gülümsemeyle şakıdı adeta.

Jimin de tıpkı onun gibi gülümsedi.  Uzun zamandır görüşmemiş olan çok yakın arkadaşları anımsatmıştı bu halleri. Hâlbuki konuşmaya başlayalı çok olmuyordu. Demek ki bazen sadece enerji almak yetiyordu. İlla uzunca konuşup, yüzyüze olmak gerekmezdi.
Onu gördüğüne cidden mutlu olmuştu.

Aynı ses tonuyla konuştu.  "Taehyung!"

"Evimize giren güneşin parlaklığı gözlerimi kamaştırıyor. Şu güzelliğe bakın!" diyerek sanki gözleri güneşe maruz kalmış gibi yüzünü buruşturdu. Eliyle gözlerini kapatınca Jimin güldü. "Abartma."

Gülerek kapıyı daha çok açtı Taehyung. Beyaz renkli, içini ferahlatan parke ve duvarların uyumuyla uzaktan da olsa seçebildiği oturma odasındaki siyah renk güzel bir tezatlık oluşturmuştu. Modern, aynı zamanda da spor bir şıklıkla dizayn edilmişti bu ev.

"Yuvamıza hoş geldin." dedi şirin bir şekilde. Sonra tatlı gülümsemesi yamuk bir sırıtış haline büründü. Az sonra diyeceği şeyin bir çeşit fragmanı gibiydi. Jimin'i baştan aşağıya süzdükten sonra yüzünde tatmin olmuş bir ifade oluştu. "Bu saatten sonra senin kıyafetlerin, benim kıyafetlerim."

Çoğu insanın aksine, baştan aşağı süzülmek hoşuna gidiyordu Jimin'in. Bu nedenle rahatsız olmazdı. Aksine, daha da teşviklenmesine neden oluyordu. Tıpkı Taehyung'un yaptığı gibi.

"Tamamdır." diyerek onay verdi ona. Paylaşmayı severdi, hatta birisi üzerindeki kıyafeti beğendiği veya istediği zaman gururu okşanırdı.

İçeri adımını attığında sağ taraftaki merdivenlerden gelen sesle oraya çevirdi kafasını. Minik siyah ve açık kahverengi tüylü, küçük bir köpek heyecanla oradan oraya koşuşturuyordu. Baya hareketli olacaktı ki hiç yerinde durmuyordu. Gülümseyerek tatlılığına dudak büktü. "Ne kadar tatlısın sen."

love among us •jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin