~ 5 ~

19 2 0
                                    


İnsanoğlu sevmeye devam edecekti her umut bulduğu küçük rüyasında...


Son zamanlarda geçirdiğim en güzel gecelerden biriydi. İki saat öncesinde böyle bir olayın ihtimalinden bahsetseler " Haskt oradan " diye tepkim olurdu kesinlikle. Hiç bir şey düşünmeden, hiç bir şeyin ihtimalini bile vermeden sadece orada olmak ve o anı yaşadığımız için belki de bu kadar güzel bir andı benim için.

Ayağa kalktım ve elimi Kumsal'a uzattım.

- Keşfetmek istediğin bir gökyüzü varken hala oturmayı mı düşünüyorsun?

Kumsal'ın yüzünde oluşan o gülümsemeyi hiç bir şeye değişmezdim. Konuşmasına bile gerek yoktu, elimden tuttuğu anda " Oturmak istemiyorum keşfetmek varken " demişti bile. Elimden tuttuğu gibi kendime doğru çektim ve sarıldım. Ona sarılmak bir anda tüm vücudumun karıncalanmasına sebep olmuştu. O hissi bilirsiniz tarifsiz bir histir. İşin garibi en mutlu olduğunuz ve en üzüldüğünüz anlarda aynı hissin olması...

- Bu gökyüzünde her ne kadar yıldız olamasam da her zaman onu izleyecek kumsal olmak istiyorum Göktuğ.

Ve yine yapmıştı...

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. İnsanların bile sokaklarda dolaşmayacağı saatlere girmiştik. Kumsal'ın telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Gecenin bu saatinde dışarıda olan kızını merak etmişti doğal olarak.

-Şey, aslında annemin beni keşfetmesini istemem bu saatte. Malum biraz değişik keşifler yapabilir. En iyisi ben eve gideyim.

- Tabi tabi, hemen Kerem'i araya... Haskt Kerem ve Nil çoktan eve gitmişti. Bu saatte ulaşım için tek yöntem taksi gibi duruyor.

- Sorun değil. Merak etme ben giderim taksiyle. Sende eve git hemen hasta olacaksın üzerinde sadece bir tişört var Göktuğ.

Üşüdüğümü o an anladım. O ana kadar hissetmemiş olmam garipti ama bunu Kumsal'a belli etmemeye çalıştım.

- Evet evet giderim. Eve gidince haber ver olur mu?

- Olur da nasıl ulaşacağım sana.

- Ahh tabi ya! dur hemen telefon numaramı vereyim sana.

Kumsal telefonunu çıkardı. Tuş kilidine bastıktan sonra numarayı tuşlamak üzere elinde telefon bekliyordu.

- 05********* Telefon numaram bu. haber vermeyi sakın unutma.

- Merak etme unutmam.

İkimizde oradan ayrılmıştık. Kumsal'a taksiye kadar eşlik ettim ve daha sonrasında evin yolunu tuttum. Eve girerken yavaşça kapıyı açmaya çalıştım. Annemin uyuduğu belliydi ve uyandırmak istememiştim. Odama doğru parmak uçlarımda yürümeye başladım. Odama gittiğimde yatağa uzandım ve telefon elimde Kumsal'ın yazmasını bekledim. Bir süre sonra olduğum yerde uyuyakalmışım. Telefon elimde bir an titredi. Bir anda uyanıp telefonun ekranına odaklandım

05*********: Evdeyim ve annemin keşfine maruz kalmadım. Umarım üzerine kalın bir şeyler giymişsindir.

Tabi ya ben onu unuttum...

Apar topar kalkıp üzerime uzun kollu bir şey giydim ve telefonu elime alıp Kumsal'a yazmaya başladım.

Göktuğ : Unutmuştum hatırlattığın iyi oldu. Şimdi giydim üzerime bir şeyler.

Kumsal : Ben şimdi telefonu bıraksam iyi olacak ana kraliçe tepki gösterir şimdi.

Göktuğ : İyi geceler o zaman. Ana kraliçeyi kızdırmayalım. Kalbin kadar güzel rüyalardan uyan...

Kumsal : Yıldızların rüyası ol...

Yüzümdeki gülümsemeyi görseniz yüz felci filan geçireceğime emin olabilirdiniz. Cümleleri özenle seçilmiş gibi büyülüyordu adeta. Telefonu şarja takıp başucuma koydum. Tüm gece boyunca o yastığa başınızı koyduğunuz anda olan her şeyi düşünürsünüz ya, ben tam tersine olacak şeyleri düşünmeye başlamıştım. Ne olacak? Ne olacağız? Nasıl devam edecek? Nasıl devam edeceğiz? Nil'e ne diyec... Hayda! bir de Nil faktörü vardı dimi ya. Sahiden Nil'e nasıl diyecektim. bir anda pat diye söylenmezdi sonuçta değil mi? Söylenir miydi yoksa...



Gökyüzündeki Boşluklar Onde histórias criam vida. Descubra agora