~ 1 ~

29 5 0
                                    

Yine sıradan bir boş tavanlar günüydü. Sabahın ilk saatleri ile birlikte yıldızlar yerini bulutlara bırakmış bir halde güne uyandım. Her sabah olduğu gibi yıldızlara kırgın bir şekilde tavanı izliyordum. Güneş odamı yeterince aydınlatıyordu. Annem her sabah olduğu gibi odama girip perdeyi açmıştı belli ki.

Kafamı sola doğru hafifçe oynattığımda bana bakan bir ayna ile göz göze gelmiştim. Sanki aynadaki insanı tanımıyor gibiydim. Her gece gökyüzünün güzelliğini tek başına kucaklayan adam yoktu sanki. Ben bunları düşünürken içeriden belli belirsiz bir ses geliyordu kulağıma;

-Hadi ama öğlen oldu ve sen hala kalkmadın.

Tabi ya kim olacak? Geceleri ben gökyüzünü kucaklarken geç saatlere kadar uyumuyor ve uyanmam öğle saatlerini buluyordu. Sanki acelem varmışcasına apar topar kalktım. yataktan. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra annemin yanına doğru gittim. Hafif bir gülümseme ile;

- Uyanmış sonunda uyuyan güzel. Bir an hiç uyanmayacaksın sandım.

Annem beni hem oğlu hemde kızı gibi severdi...

- Her zaman uyandığım saatler anne. Neden bu kadar abarttın ki?

- Her zaman sana erken yatman gerektiğini söylerken de aynı şekilde mızmızlanmaya devam mı edeceksin ?

Kafamı onaylar bir şekilde yukarı aşağı oynattım.

- O zaman bugün seninle olan planlarımı iptal etmek zorundayım.

- Bir dakika bana planlardan bahsedilmedi. Ne planı bu ?

Bir kaç gün öncesinden annem Antalya'da bir otel tutmuş ve bir haftalığına tatile gidecekmişiz.

- Ne çabuk unuttun. Beraber Antalya tatilimiz vardı hani.

- Haskt.

- Heyy heyy! Tepkilerini kendi içinde yaşamalısın Göktuğ.

Evet o her gece gökyüzünün güzelliğini kucaklayan adamın ismi Göktuğ idi.

Her ne kadar bu tatilin bir nebze de olsa iyi geleceğini bilsem de gitmeyi hiç istemiyordum...

Gökyüzündeki Boşluklar Where stories live. Discover now