~ 4 ~

14 2 2
                                    


İnsan sevmeye başlayınca yaşamaya da başlar...

-William Shakespeare

Saatler ilerliyor deliler gibi eğleniyorduk. Kerem ve Nil sanki bambaşka bir dünyadaymış gibi dans ediyorlardı. Ortam kalabalıklaşmaya başlamış ve haliyle bunalmıştım. Partinin olduğu yere bir kaç dakika uzaklıkta kalan sahil vardı. Oraya kaçmak istedim bir an ve Nil'e seslendim;

- Buralar kalabalıklaşmaya başladı ben en iyi biraz hava alayım ilerideki sahilde dolaşacağım haberiniz olsun.

- Tamam ama dikkatli ol Göktuğ.

- Ederim merak etme!

Dışarıya çıkıp derin bir nefes aldım. Sahiden içerideki hava baya bunaltıcıymış. Sahile doğru yürümeye başladım. Elimi cebime atıp kulaklığımı çıkardım, telefona kulaklığı taktığım gibi acelem varmışcasına müzik dinlemek için telefonu açtım. Ne dinleyeceğimden habersiz karışık listelerden birine tıkladım ve "Barış Akarsu - Amasra " şarkısı denk gelmişti o an. Adımlarım sahile doğru giderken arada gökyüzüne bakıyordum. Yıldızlar fazlasıyla gökyüzünü aydınlatıyordu bile. Sahile vardığımda kumsala doğru yürüdüm ve sakin bir ortam bulduğum gibi kumların üzerine oturdum. Dalgaların hafif sesi ile şarkının birleşimi aşırı hoşuma gitmişti. Müziğe kendimi kaptırdığım sırada omzuma birisi dokundu. Bir anda irkilerek arkamı döndüm ve karşımda Kumsal'ı gördüm.

- Ne arıyorsun burada Kumsal?

O an ses tonum korkmam birlikte biraz yüksek bir şekilde çıkmıştı. Kumsal bir anlık şaşkınlık içerisinde dondu kaldı.

- Üzgünüm rahatsız etmek istememiştim. Bir anda ortalıktan kayboldun ve Nil sahile gittiğini söyledi. Bende seni yalnız bırakmak istemedim. Zaten senin gibi bende bunaldım.

- Evet öyle gerçekten. Bu arada kusura bakma bir an sana kızmış gibi bir tepki verdim.

- Yok be, hem onu bunu bırak da burada tek başına ne yapıyorsun?

Kumsal'ın gözleri kulağımdaki kulaklığa takıldı...

- Eee ne dinlediğini bilemeyecek miyim?

Kulağımdan kulaklığı telefondan da kulaklık girişini çıkardım ve oynatma tuşuna tekrar basıp şarkıyı açtım. O sırada yanıma oturdu her şeyi bırakıp ikimizde şarkı ve dalga sesleri eşliğinde sessizce oturmaya başladık.

Kumsal kafasını yukarıya kaldırdı ve gökyüzünü izlemeye başladı. Bende onun baktığı yöne bakmaya çalışıyor gibiydim resmen.

- Gökyüzünde çok fazla yıldız var yarın güneşli bir hava olacak belli ki.

- Bunun yıldızlar ile ne alakası var peki?

- Açık gökyüzünde alçaltı bir yerdeysen ve yıldızları çokça görüyorsan bir sonraki günün güneşli geçeceğine işarettir Göktuğ.

- Vay! Bilmiyordum bu bilgiyi.

- İnan bende nereden bildiğimi bilmiyorum bile.

Hafifçe güldüm ve benim güldüğümü görünce gülümsemeye başladı.

- Hoşuna gitti bakıyorum da.

- Pardon, bir an boşluğuma geldi sadece.

- Yıldızları sever misin Göktuğ?

- Yıldızları sevmeyen insan olduğunu sanmıyorum Kumsal.

- Evet bende sanmıyorum. İsminin anlamı nedir peki ?

- Gökyüzü renginde gibi bir anlamı vardı tam olarak hatırlamıyorum.

- Gökyüzü gibisin sende belli ki. Bazen bulutlu bazen şimdi olduğu gibi apaçık. Uçsuz bucaksız bir keşif beni bekliyor gibi duruyor...

Evet yine olmuştu. O kadar konuşma esnasında bir kaç cümlesi yine beni çok etkilemişti ve bu etki iyi hissetmeme neden oluyordu. Telefonumdan şarkılar akıp gidiyor, birbirimizi keşfediyorduk. Bu böyle bir kaç saat sürmüştü. Telefonuma bir bildirim geldi o anda.

Nil : Neredesiniz siz?

Göktuğ : Birbirimizi keşfediyoruz.

Nil : Hiç bir şey anlamadım ama güzel bir şeye benziyor. Biz Kerem ile eve geçiyoruz sizde takılın ama çok da geç kalma aklım sende kalmasın.

Göktuğ : Tamam tamam merak etme birazdan kalkarız bizde.

Telefonun tuş kilidine basıp kumların üzerine bıraktım. Kumsal gökyüzünü izlemeye devam ediyordu. Gözlerimi Kumsal'ın üzerinden alamıyordum.

- Eee, konuşmayacak mısın Göktuğ?

O an dalgınlık ile ne söylediğimin bile farkında değilken;

- Kumsalı izliyorum şu an konuşamam.

Tarifsiz bir yüz ifadesi ile Kumsal gözlerimin içine baktı. Zaten ne dediğimi bilmediğim bir anda bir de konuşmaya devam ettim;

- Bak gökyüzü yıldızlar ile beraber kumsalı seyrediyor. Bende kendi Kumsalımı seyrediyorum.

Aptalsın Göktuğ...

Neden böyle bir şey söylersin ki. O an Kumsal'a karşı en çok utandığım ilk üç anı arasına girebilirdi net olarak. Kumsal o tarifsiz bakışlar ve yüz ifadesiyle donup kalmıştı. Tabi donacaktı ne bekliyordun ki ? Benim gibi bir aptallık yapacağını falan mı?

-Bende beni izleyen gökyüzünü ve ötesini izleyebilir miyim?

Her şeyin başladığı an buydu işte. Karşılıklı susmalar ile beraber sadece göz göze bakışmalar vardı ortada. Olayların bir anda gelişmesi yetmezmiş gibi neden geliştiği hakkında bilgimiz dahi yokken o an öyle olmasını istedik ikimizde...




Gökyüzündeki Boşluklar Where stories live. Discover now