Bölüm 6: Karanlık Büyücü

64 51 0
                                    

Kar geceden yağmaya başlamış ve etkisini tüm hafta gösterecek gibi duruyordu. Ara ara yağmayı kesse de gücünü kaybetmiyordu. Güneş bulutların arasından yüzünü göstermeye çalışıyor ancak başarısız oluyordu. Rowena bu havada dışarıdaydı. Henüz altı yaşındaydı. Küçücük bedeni bu soğuğa karşı koymakta zorlanıyordu.

"Sen bu ateşi yakana kadar içeri girmeyeceğiz." dedi siyah saçlı ve yeşil gözlü kadın.
"Ama Leydi Huxley, çok üşüdüm." dedi yalvarırcasına. Kadının yeşil gözlerinde şimşekler çaktı.
"O halde bu ateşi yak ve ısın." Küçük kızın gözleri dolu.

****

Cadının sesi tüm ormanda yankılanmaya devam ediyordu. Rowena üzerilerine gelen askerleri görünce esmer büyücüye döndü. Büyücü gözlerini korkuyla açmış üstüne gelen orduya bakıyordu. Evdeki büyücülere güveniyor olmalıydı. Ancak seslerini duydukları kara büyücü onları yakalarsa? Rowena'ya ve belki de yanında getirdiği üç büyücüye ihtiyaçları olabilirdi.

Esmer büyücü hızlıca asasını salladı ve bariyer karşısındaki dört büyücüye açıldı. Hepsi hızlıca köşke girdi.
"Beni dinleseydin burada kapana kısılmayacaktık Roger." dedi Rowena sinirli bir sesle.

Köşkün tavanı yüksek ve bir kubbeyi andırıyordu. Bu da Salazar'ın buranın aslında bir köşk olmadığını sıradan bir mabet olduğunu anlamasına yetmişti. Bir büyüyle dış görünüşü köşke benzetilmişti. Dahiyane, diye düşündü.

İçeride yirmiden fazla büyücü ve cadı bir masanın etrafında toplanmıştı. Karşılarında gördükleri dört misafir, içlerinden bir tanesi tanıdıkları olması nedeniyle, onları şaşkınlığa uğratmıştı. Rowena ve diğer üç büyücü burada ne arıyordu? Roger onları neden içeriye almıştı? Masanın başında duran yaşlı bir büyücü sorarcasına Roger'a baktı.

"Bu da ne demek oluyor? Buraya yoldaşlığın üyesi olmayan birini nasıl alırsın!" sesi mabetin içinde yankılandı. Büyücünün kırlaşmış saçları ve uzayan sakalı olduğundan yaşlı gözükmesine sebep oluyordu. Belli ki kendisine saygınlık kazandırdığını düşünüyordu. Salazar buna gülmekle yetindi.

"Dışarıda kralın yolladığı askerler var. Bizi öldürmek için gönderilmişler." dedi Roger. Sesi korkmuş çıkıyordu. Az önce dışarıda gösterdiği tüm cesareti uçup gitmişti.

"Bir grup asker için mi bu gürültü? Üstelik yabancıları da içeri almışsın!" Bu ses yaşlı adamın yanındaki kadından gelmişti. Adamın elinin üstündeki elinden anlaşıldığı üzere adamın eşi olmalıydı.

Roger konuşmasına devam etmek isterken köşkün içine karanlık büyücünün sesi doldu. İçerideki herkes, Salazar bile, ürpermeden edemedi. Herkes hızlıca ayağa kalkarken bir yandan da konuşuyordu. Bu nasıl olabilir? Büyücüler paniklemişti. Böyle bir durum ilk defa başlarına geliyordu. Nasıl başa çıkmaları bekleniyordu? Rowena onların bu durumuna son vermek istedi. Ancak Roger'ın dışarıda söylediklerinden sonra cesaretini yitirmiş gibiydi.

"Lütfen sessiz olun! Size her şeyi açıklamaya çalışacağız." Helga'nın sesiyle rahatladı Rowena. Onun desteği güzel cadının daha iyi hissetmesine yardımcı oluyordu. Ancak Helga sadece askerlerden haberdar olduğu için durumu nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Karanlık bir büyücünün çıkageleceği bilgisi Rowena tarafından gizli tutulmuştu. Neden? Bu sorunun cevabını merak ediyordu.

"Bildiğiniz üzere Kral halkın desteğini almak için büyücüleri öldürüyor. Bu tarz yoldaşlıkların yerini saptayıp üzerilerine askerler gönderiyor. Büyü konusunda uzman değilseniz ölümünüz kesindir."

"Burayı nasıl bulmuş olabilir? Herkes gizli bir şekilde burada toplanıyor." dedi yaşlı adam. Bir saniye sonra korku ve öfkeyle dolan gözlerini Rowena'ya çevirdi. "Seni pis cadı! Onları buraya sen yönlendirdin!Hain!" dedi ve asasını cadıya çevirdi. Helga, Rowena'nın önüne geçti.

"Öyle bir durum söz konusu değil. Lütfen sakin olun. Buraya sizi kurtarmaya geldik. Eğer ölmenizi isteseydik köşkün içine girerek hayatımızı riske atmazdık." Helga'nın cesur sesi mabedin içinde yankılandı. Yaşlı adam titreyen elini indirdi.

"Sadece askerleri gönderiyor demiştin. Sesini duyduğumuz cadı da kim?" Bu soru korkusunu arka planda bırakarak asıl konuya odaklanan eşinden gelmişti. Helga bu soruyu yanıtlaması için Rowena'ya baktı. Ancak Rowena nasıl başlayacağını kestiremiyordu.

"Ben, cadının geleceğini gördüm. Emin değildim. Görüler her zaman doğruyu söylemez." Lafı ağzında geveliyordu. Boğazını temizledi. "Cadının kralla iş birliği içinde olduğunu düşünüyorum. Burası gibi büyülerini kontrol edebilen güçlü büyücüleri öldürmek için gönderiliyor." dedi. Kadının yüzü sarardı.

"Hepimizi öldürebilecek kadar güçlü olmalı. Yoksa kral bir tek onunla değil bir büyücü ordusuyla çıkagelirdi." Rowena kadına gülümsedi. Bu yoldaşlık onu kovmadan önce kendisini dinleyip güvenen tek kişiydi. Ancak o günler geride kalmıştı. Rowena o günleri hatırlayıp burukça gülümsedi.

Uzun zamandır sessizliğini koruyan Godric konuşma faslının fazla uzun sürdüğü kanaatindeydi. Hemen harekete geçmeleri lazımdı. Dışarıdan köşkü incelemişti lakin boşunaymış. Burası bir köşk değil küçük, tavanı kubbe, mermerden yapılma bir mabetti. Dolayısıyla içeriden yaptığı inceleme ona çokta fikir verememişti. Birbirine endişeyle bakan ve neredeyse ağlamak üzere olan büyücülere baktı. Onları kurtarmalıydı. Bunu içten içe istiyordu.

"Hanımefendiler! Beyefendiler! Beni dinleyin. Şu anda herkes savaşmaktansa buradan kaçmak konusunda hemfikir diye varsayıyorum. Dışarıda oldukça güçlü karanlık bir cadı varken savaşmak pek akıllıca olmaz." Kendisine karşı çıkan olmadığını görünce devam etti. "Acil durumlarda çıkmak için bulunan bir gizli geçit var mı? Acele etmezsek cadı hepimizi diri diri gömecek." Son cümleyi cesaretle söylerken bile korkusunu herkes hissetmişti. Cesur olabilirdi lakin herkes gibi o da ölmekten korkuyordu. Godric ölmek istemiyordu.

Yaşlı adam herkese kendisini takip etmesini söyledi. Büyücülerden inançlı olanların sık sık geldiği sunağa ilerledi. Çarmıha gerilmiş olan Hz. İsa heykelini ittirmesi için genç iki büyücüye seslendi. Heykeli zar zor da olsa ittirmeyi başardıklarında yer altına inen merdivenler gün yüzüne çıktı. Yaşlı büyücü herkesin merdivenlerden teker teker inmesini bekledikten sonra Rowena'ya ve üç arkadaşına döndü.

"Size bir can borcumuz var." Hepsine minnetle bakıyordu. Rowena gülümsedi.
"Hayır yok. Birbirimizi korumak bizim görevimiz." Salazar dilini şaklattı. "Aslında bana borcunuz olabilir. İleride işime yarayacak bir yardımınız olabilir. Hayat bu." dedi ve omzunu silkti. Yaşlı adam güldü. 
"Bana on yıl önceki seni hatırlattı, Rowena." Bu sırada yer sarsılmaya başladı. Dışarıdaki cadı bariyeri kırıyordu. Fazla zamanları kalmamıştı. Onlara hemen merdivenden inmelerini söyledi.

"Bana burada kalıp kahramanı oynayacağını söyleme." dedi Godric.
 "Kahraman olma olayını desteklemiyor muydun?"

"İkisi aynı şey değil Helga. Geride kalmak demek intihar olur. Seni öldürmeseler bile bilgi almak için işkence edeceklerdir. Bizimle geliyorsun." Godric yaşlı adamı dinlemeden merdivenlerden ittirmeye başladı. Salazar ellerini birleştirdi.

"Bu görevi de başarıyla tamamladığımıza göre artık yoldaşlığınızın bir üyesi miyiz Leydi Rowena?" dedi ve Rowena'nın gözlerine doğru eğildi. Kadının mavi gözlerinde kendi yeşil gözlerinin yansımasını görebiliyordu.

"Sadece buradan çıkmayı başarabildik Salazar. Kurtulduğumuz an çiftliğe dönebildiğimiz andır."

Helga ve Salazar da merdivenlerden inerken Rowena mabetin girişine baktı. Yerin sarsıntısı dinmişti. Cadı her an gelebilir , dedi kendine. Ama gitmek için acele etmiyordu. Sonunda beklediği olduKapı açıldı ve karşısındaki cadıyı gördü. Kadının yeşil gözleri ona bakıyordu. Ağzındaki küçümseyici gülümsemeyi gördü. Ve merdivenlerden inerek heykeli yerine koydu. Bir mühürleyici büyü yaptıktan sonra diğerlerine yetişmek için koştu.

"Görüşeceğimiz anı sabırsızlıkla bekliyordum, Rowena Ravenclaw."

Kurucuların DoğuşuWhere stories live. Discover now