Bölüm 5: Hayaller

67 52 1
                                    

 Godric kahkaha atmaya başladı. Buraya geldiklerinden beri kendini tutmuştu. Gelişen olayları dikkatlice izliyor ve analiz ediyordu. Ama Rowena'nın son söylediği gerçekten akıl alır gibi değildi. Bu kadının oldukça ilginç fikirleri vardı. Fakat bu fikre ilginç demek imkansızdı. Bir efsaneye inanmak mı? Daha neler!Gerçi bunu yaptığına daha önce şahit olmuştu ama bunun bir çeşit büyü olabileceğini de düşünmüyor değildi.

"Cisimlenme sandığınız gibi bir efsane değil. Ancak doğru yapılmazsa bir uzvunuzu geride bırakıp gidebilirsiniz." Rowena, Godric'e döndü.
"Dua edin de bu uzvunuz başınız olmasın."

Salazar eliyle çenesini okşamaya başladı. Eğer Rowena haklıysa bu her şeyi değiştirirdi. Londra'ya saniyeler içinde gider oradaki büyücüleri kurtarırlar ve geri dönerlerdi. Askerler de elleri boş olarak geri dönerdi. Kral'ın sinirlendiğini düşünmek Salazar'ın yarım ağız gülmesine sebep oldu.

Rowena onlara temel olarak cisimlenmenin ne olduğunu anlattı. Helga bununla ilgili bir şeyler duymuş ancak ne olduğunu tam olarak bilmiyordu. Basitçe ışınlanmak manasına geliyordu. Ancak sanıldığının aksine tehlikeliydi. Bu yüzden büyücüler bunu uzun yıllar kullanmayı düşünmediler. Dolayısıyla bu bir efsane halini almıştı.

"Yani kendimizi iki mekanda mı hayal etmemiz gerekiyor?" diye üstünden geçti Helga. Rowena başını salladı.
"Bunu bir gecede nasıl başarmamızı bekliyorsun?" Bir saniye sonra kendine cevap verdi. "Beklemiyorsun çünkü bizi oraya sen götüreceksin." Rowena gülümsedi. Küçük bir kız çocuğunu andıran bu büyücüden etkilenmişti. Yolculuk boyunca Godric ve Salazar'ın arasındaki tartışmaları bastırarak adil ve dürüst olduğunu kanıtlarken bu cümlesiyle zekasını da kanıtlamış oldu.

"Bizi oraya nasıl götüreceksin? Hepimizi aynı anda iki mekanda hayal etmen zor olmayacak mı?" dedi Salazar. "Şayet ben bu konuda uzman olsaydım sizi rahatlıkla götürebilirdim. Ama senden o kadar emin değilim, Rowena." Kendini övmekten bir an bile geri durmuyor, diye düşündü Godric.

"Merak etme, Salazar." İsmini, Salazar'ın kendi ismini söylediği tonda söylemişti. "En az senin kadar yetenekli bir büyücüyüm. Dolayısıyla hepinizi oraya tek parça halinde götüreceğimden şüphen olmasın."

Odada bulunduğunu unuttukları ikizlerden Marcel, Marian'a fısıldadı. "Bu ikisi arasındaki elektriği bir tek ben hissetmiş olamam." Marian gülümsedi.

"Sözünü bölmek istemem. Ancak daha önce hiç gitmediğim bir yeri nasıl hayal etmemizi bekliyorsunuz?" diye sorusunu yöneltti. Rowena ikizlere döndü.

"Londra'daki bir kalede doğdum ve büyüdüm. Orayı hayal edebileceğimi düşünüyorum." dedi. Herkes hemfikir olmuştu. Eloisa, gecenin getirdiği bu macera ve ilerleyen yaşı dolayısıyla uyku vaktinin geldiğini hatırlattı. Şalına iyice sarındı ve herkese odalarını gösterdi.

Yatağa yattığında Godric yarınki olayların heyecanını yaşıyordu. Kılıcıyla o askerleri öldürüp cadıları ve büyücüleri kurtardığını düşünüp göğsünü kabartıyordu. Ancak sırılsıklam bir hayalperest değildi. Neler olabileceğinin farkındaydı. Eğer askerler onların cadıları kurtardığını anlarlarsa bu av tüm ülkeye yayılabilirdi. Bu yüzden dikkatli olmak zorundaydı.

Helga ise Rowena'ya sebepsizce güveniyordu. Kadının bir anlık akıl almaz davranışlar gün yüzüne çıksa da hemen ardından gösterdiği parlak zekası insana güven veriyordu. Planladıkları gibi kaleye ışınlanırlar ve daha sonra cadıları kurtarırlarsa bu küçük grup büyü dünyası için bir umut olabilirdi. Bu düşünceyle gülümsedi. İçi sonunda parlak bir geleceğe sahip olabilecekleri düşüncesiyle umutla doldu. Adeta göğsünden sevinç fışkırıyordu.

Kurucuların DoğuşuWhere stories live. Discover now