33🩸 "Kalbim kırık bir kaset gibi"

Start from the beginning
                                    

Az uyusam da uykumu almıştım. Yavaşça yattığım yerden doğrulup gerindim. Üzerimdeki ince yorganı ellerimle tutarken başımı boş yataklara çevirdim. Boş bakışlarla hepsine baktıktan sonra en son ne yaptığımı düşündüm. Haris ne zaman gitmişti? Biz ne zaman ayrılmıştık? Saat dörde gelirken ayrıldıysak iki buçuk saat sonra nasıl hiçbir şeyi hatırlayamam?

Aklımda oluşan soru işaretleri ile yataktan ayaklarımı sarkıttım ve içine girdiği askeri botları giyerek bağcıklarını bağladım. Ayağa kalktığımda hafif başım dönse de iyiydim.

Ayakta bir kere daha gerindikten sonra yorganı ve yastığı kaldırıp çarşafı düzelttim. Sonra yeniden yorgan ve yastığı örtüp düzenledim. Normalde çarşaf ve nevresimler düzenli olarak değişirdi ancak bu yatakta hep ben yatıyordum. Benim nöbet tutmadığım zamanlarda da kimse yatmıyordu. O yüzden benim yatağım daha az değişime uğruyordu. En azından geçen hafta vardı bu nevresim onu hatırlıyordum.

Birkaç adım atıp boy aynasının önüne geçtim ve cebimden çıkardığım ince tarağımla saçlarımı taradım. Üstüme giydiğim peluşu çıkararak askıya astığım gömleğimi giydim. Sıkıca topladığım saçlardan sonra ceketimi de giydiğimde hazırdım. Revirin lavabosunda elimi yüzümü de yıkadıktan sonra bir kahve için dışarı çıktım.

Koridorun kalabalığına karışacaktım ki üstüne gazete örtülmüş kişi dikkatimi çekti. Hemen koridorun ortasında boylu boyunca uzanan, başından beline kadar gazete ile kendini örtmüş bu kişi de kimdi?

Çizmelerine bakarak bir çıkarımda bulunsam da ona doğru gitmekten alamadım kendimi. Elim yüzündeki gazeteye giderken yavaşça kaldırdım.

Kollarını önünde bağlamış şekilde uyumaya devam eden Haris bu banka benzeyen tahta koltukta ne yapıyordu tam olarak? Niye burada uyumuştu? Sahi biz en son onunla ne yapmıştık?

Elime aldığım gazetede benim haberim vardı. Elimde çiçekle röportaj verdiğim gündü. Emre ve Onur'un da bol bol poz verdiği o günden geriye sadece benim resimlerim medyaya ulaştığı için bir ton serzeniş işitmiştim ama yine de Haris'in burada ne yaptığını çıkaramamıştım.

Elimle yavaşça omzuna dokundum.

"Haris?"

Tek dokunuşumla irkilip gözlerini açtı. Zaten zor duruyormuş gibi yere kapaklandığında onu tutamadım bile.

"Ay ay ay, kusura bakma. İyi misin?"

"Çok iyiyim Heyzır, o kadar iyiyim ki daha iyi olmamıştım," dedi belini tutarak yerde kıvranırken.

"Ama ne bileyim ben bu kadarcık şeyde yattığını ya? Kalk hadi."

Kolundan tutarak çeksem de tüm ağırlığı bana veriyor ama kalkamıyordu.

"Bravo sana da, ben bile kendimden geçtim sen çoktan kalkmışsın."

Güçlükle ayağa kalkarken ne olduğunu anlamamıştım.

"Tam olarak ne oldu ki?"

Yüzünü buruşturarak bana baktı.

"Sakın bana dün gece olanları hatırlamıyorum deme."

Yüzündeki ifade o kadar değişikti ki kesin fena bir şeyler yapmıştım. Çekince ile başımı iki yana sallarken ağzındaki nefesin tamamını bir anda dışarı verdi.

"Voah, vay canına! Gerçekten harikasın. Sen, sen, sen..."

İşaret parmağı yüzümde gezinirken kaşlarım havaya mahçup bir şekilde kalkmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

PROFESYONEL  [F•]Where stories live. Discover now