Kürt Eşcinsellerle Röportaj (Kaos GL)

Start from the beginning
                                    

Hasan: 23 yaşında, öğrenci.
Selim:  27 yaşında, öğrenci.

Eşcinsellik ne demektir? Kendinizi ‘gey’ olarak adlandırıyor musunuz?

Selim: Bir insanın hemcinsine duyduğu aşk, sevgi. Bir kızın bir kızı sevmesi ya da bir erkeğin bir erkeği sevmesi.

Hasan: Ben, bireysel politikalarımdan bahsedeceğim. Ben kendime ‘eşcinselim’ diyor muyum, ne kadar diyorum?
Aslında ‘gey’ denilen şey, o kadar sorunlu birşey ki. Amerika’da ortaya çıkarılan bir laf. ‘Neşeli’ demek. Ben Amerikalı mıyım? Benim toplumumda, yani Anadolu’da geylik neyi ifade eder?!

Türkiye’de eşcinselliğin, zaten 15 yıllık bir geçmişi var. Aslında, ‘80 darbesi, toplumda yarattığı travmanın ötesinde şeylere yol açtı. Bu dönemde toplumdaki tüm alternatif sesler susturuldu. Bundan sonraki dönemi de neoliberalizme açılış dönemi olarak görüyorum. Sonra, dünyadaki yeni kategoriler ülkeye girmeye başladı. ‘90’lı yıllarda Türkiye gey diye bir kategoriyle karşılaşıyor. Türkiye’de 15 yıllık bir geçmişi vardır bu lafın. Hatta ‘heteroseksüelliğin’ bile 15 yıllık bir geçmişi var. 15 yıl öncesinde biz, böyle bir kelime söylüyor muyduk? Hayır. Annen vardı, baban vardı. Homoseksüel diye bir kelime de yoktu. Avrupa üretiyor, biz de alıyoruz. O yüzden ben, açıkcası homoseksüelliğin ne olduğunu bilmiyorum, heteroseksüelliği bilmediğim gibi.

Selim: Bizim için söylenen kelimelerin hiçbiri bizi ifade etmiyor aslında. Biz bu kelimelerin hiçbiri değiliz. İster eşcinsel desinler, ister başka birşey. Bildiğim tek şey, aynı cinsimden hoşlandığım. Bu kelimeler bizim toplumlarımızda, yani Türkiye gibi ataerkil toplumlarda, daha çok, dalga geçmek için kullanılmış kelimelerdir.

Hasan: Aslında eşcinsellik diye birşey yok. Eşcinselik bir eylemin adı. Hetereseksüellik gibi. Ama erkek erkekle, kadın kadınla birlikte olursa, bunun adı eşcinsellik oluyor. İlle de bir isim vermek gerekiyor mu, bilmiyorum.

Size göre, eşcinsellik ya da hetereseksüellik arasında doğal olanı var mıdır?

Selim: Onlara göre heteroseksüellik daha doğal. Bana göre heteroseksüellik, toplumun kendisinin ürettiği, kurduğu kategoriler, yani kimliklerdir. Bir kadının cinsel organı, onun kadınlığını belirleyen şey değildir. Benim için cinsel olgu ya da kategoriler, toplum tarafından bize giydirilen giysilerdir.

Hasan: Doğal denilen lafın, aslında kendisi doğal değildir. Toplumumuzun sorduğu bu ‘doğal’ lafından, bu beladan, bu hastalıktan vazgeçtiğimiz sürece; aslında doğanın da ne kadar şekillendirilen, kurgulanıp inşa edilebilen birşey olduğunu görürüz... çünkü bu katgorileri biz yorumluyoruz ve yeniden, yeniden inşaa ediyoruz.

Açıkcası şunu söyleyeyim; heteroseksüellik, heteroseksüellik olduğu için değil, ama; heteroseksüelliğin politikası şu anki gündemi belirlediği için ben, heteroseksizmin bir obsesyon oduğunu düşünüyorum. Çünkü gayet zengin bir alan olan cinselliğin, sadece bir tek yanına odaklanmak takıntıdır.

Sizce kaç cins vardır? Cinselliği kategorize etmek gerekli midir?

Selim: Bence hiçbir kategori yok.

Hasan: Toplumda cins denince ya kadın ya erkek akıla geliyor. İşte bunlar, toplum tarafından verilen değerler.

Peki, sizin zihninizde, cins deyince hiçbir şey oluşmuyor mu?

Hasan: Var ya da yok, bunu tartışmamak gerek. Heteroseksüel toplum “cins var” diyor. Peki, ne olmuş cins varsa? Homoseksüellerin bu kadar çok olması bile, heteroseksüelliğin ne kadar hayali bir proje olduğunu göstermiyor mu? Herşeyi üremeye kilitliyorlar... Tamam, ben ürerim de! Ben, şu an istediğim gibi üreyebilirim, bana kalmış. Üreme bu kadar başat kılınıyorsa, ürerim... Bence, seksüel pratikler var. Bu kadar! Başka da birşey yok. İnsan hisleri ile vardır. Bir insanın kadına, erkeğe ya da her ikisine ilgi duyması. Hepsi bu bence!

LGBTQİA+ HakkındaWhere stories live. Discover now