Professor Snape?

Comincia dall'inizio
                                    

"Seni bu kılıkla içeriye almayacağım."

Niall gözlüğünü sinirle çıkarıp yerinde doğruldu. "Bugün Niall'ı Kurtarın Günü ama! Baksana, Profesör Snape oldum!"

Stanley onu süzerek birden kahkaha atmaya başladı ve kahkahaları arasından "Daha çok Azraile benziyorsun!" diye bağırdı.

"AĞĞH! Stanley, şu turnikeyi aç hemen!" Elindeki asayı kaldırıp ucunu ona dikti ve kıstığı gözleriyle "Yoksa asamın tadına bakarsın ha!" dedi.

Stanley ve hatta okuldaki herkes haftada bir kez Niall'ın bir karaktere bürünmesine ve tıpkı onun gibi davranıyor oluşuna artık alışmıştı. Niall'ı Kurtarın Günü'nün anlamı sorulunca da "Beni büründüğüm karakterden kurtarmanız gerek," derdi. Kimse de onu kurtarmazdı.

Stanley gözlerini devirerek, nefesini üfleyip manşetlere bakınmaya devam etti.

"İyi." dedi Niall. "Pekâlâ, en önemli silahımı çıkarmanın vakti geldi."

"Baay..."

"İki dolar," dedi Niall.

Stanley göz ucuyla ona baktı. "Beş."

"Üç."

"On."

"Tamam, beş."

"Anlaştık." Stanley parayı alıp kocaman gülümsedi ve bir düğmeye bastı. "İyi günler, Bay Horan."

"Profesör Snape."

Stanley bıkkınca, "Profesör Snape," diye mırıldandı.

Büyük bir ciddiyetle gözlüğünü taktı ve sesini kalınlaştırıp yavaşça konuştu: "Aferin, Stanley... Geldiği yerde daha çok var. Kendine iyi bak." diyerek, ardından uçuşan peleriniyle turnikeden geçti.

Harry ve Zayn, binaya doğru yürüyen ve arkasındaki pelerinin uçuşması için hızlı adımlar atan Niall'ı fark edince ona seslendiler ama Niall dönüp bakmadı. Harry gözlerini devirdi ve Zayn'e bakıp, "Şu profesörün adı neydi?" diye sordu.

Zayn ayağa kalktı ve "PROFESÖR SNAPE!" diye bağırdı. Niall aniden durdu ve dümdüz suratla onlara döndü. Zayn elini sallayarak gelmesini işaret ediyordu.

"Muggle Zen ve Harry... Potah!"

Hızlı adımlarla arkadaşlarının yanına gelip başlarında dikilince, ikisinin tuhaf bakışları yüzünde geziniyordu.

"Sınıfta olmanız gerek."

Zayn, "Dersi ektik," diye omuz silkip oyununa dönünce, boğazında asanın ucunu hissederek bayık gözlerle Niall'a baktı.

Yavaş ve kalın çıkardığı sesiyle, "Ama derste olmalıydınız," dedi Niall. "Ceza için Yasak Orman'da dev böceklerle savaşmak istiyorsunuz öyleyse..."

Zayn, parmağının ucuyla asayı itip, "Kes şunu," diye söylendi.

Bu sırada onları tuhaf bakışlarla izleyen Harry, telefonunun çalmasıyla toparlanıp, cebinden çıkararak ekrana baktı. Annesinin aradığını fark ettiğinde yeşil tuşu sağa doğru kaydırıp kulağına götürdü. "Efendim anne?"

"Harry abi!" Telefonun karşısından heyecanlı erkek sesi gelince istemeden güldü.

"Ne oldu, Edward?"

"Abi- Abi o pastadan getirsene bize! N'OLUR!"

Bu kez başka bir erkek sesi telefon ahizesinde patırtıya neden olup, "EVET ABİ, PASTA!" diye bağırdı.

"Edwin? Siz annemin telefonunu mu aldınız? Annem nerede?"

İkisi de aynı anda neşeli bir sesle, "Telefonu kaçırdık!" diye bağırdı.

True Love Or Not | Larry ✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora