20🔳 "Hoşçakal"

En başından başla
                                    

Çabalarsan olabilir. Olmayanlar da olabilir. Ve sen, olması gereken şeylerle olamamış şeyler arasındaki farkın ne olduğunu bile anlamazsın bu hengamede.

Parmaklarım Haris'in deri ceketi ile sarılı bileğini sıkarken, boş vermişlikten öte bir çaba ile ona bakıyordum. Çabalarsam onu kendimize katacakmışım gibi geliyordu. Onun kim olduğunu umursamadan yaptığım bu ısrar, gerçekte karşımdakini hiç düşünmeden gerçekleştirdiğim bir dilekti.

Gecenin zifiri karanlığı yıldızlar ve şehir ışıkları ile aydınlanırken, şiddetini artıran rüzgar ikimizin de saçlarının arasından geçip gidiyor ve gözlerimizin de nemlenmesine neden oluyordu.

Haris'in düşünceli bakışları yüzümde gezinirken olumlu bir yanıt vermesini bekliyordum.

Yavaşça dudaklarını ıslattı ve bileğini tutan elime baktı.

"Şu an, bir kelebeği parmaklarının arasında sıkıştırdığının farkında mısın?"

Onun gibi bakışlarımı kendi parmaklarıma indirdim. Tutuyordum evet ama bunu kötü bir niyetle yapmadığımı sanıyordum.

"Ve iyice sıkıyorsun ki...ölsün." Gözlerini kısarak söylediği şey, dilemediğim ama bunu çok da önemsemediğim bir şeydi. Haris'ti o, istemese engel olurdu. Bir başkasının rüzgarına kapılıp gidecek yaprak olamayacak kadar asiydi. Ben onu tutuyorum diye kapana kısılmadı ya?

Yine de elimi geri çektim ve gözlerine baktım.

"Öyle bir niyetim yok sen de biliyorsun."

O da kendi bileğini önüne çektiğinde kaşlarını kaldırarak bir yeri işaret etti. Yüzünde anlamamı ve ona hak vermemi isteyen bir duygu vardı.

"Ama onların niyeti bu. Beni yok etmek. Anlasana Heyzır, kimsenin benim iyiliğimi istediği yok. Ve ben, adalet için çalışmayı yıllar önce bıraktım."

Ona karşılık vermek için kendimi zorlasam da mantıklı bir çıkış bulamıyordum. Sadece, sadece gitme demek istiyordum o kadar. Belki her şey düzelir? Hem neden bu haldesin? Hiç çıkış yolu yok mu? Yardım ederdim...belki?

"Ben, kendi çöplüğümde mutluyum," diye devam etti. "Uzun süredir bir çöp gibi yaşıyorum. Artık öylesine benimsedim ki gerçekten ne zaman temiz bir insan olup, iyi bir hayat sürdüğüm bile anımsamıyorum. Üstelik temizlenmek de istemiyorum."

Sesini kısıp bakışlarını yere indirerek mırıldandı.

"Zaten artık çok geç."

Bunu kendi kendine söylemiş gibiydi ama ben de duymuştum. Onun bu çıkmaz düşüncelerine hızla tepki verdim.

"Hiçbir şey için geç değil. En baştan başlayabilirsin. Üzgünüm ama seninle ilgili bilgiler araştırırken hukuk kazandığını öğrenmiştim..."

Devam etmeme izin vermeden karşılık verdi.

"Hey hey yeter tamam mı?"

Kaşlarını çatıp iki elini de havaya kaldırarak durdurdu beni. Gözlerini de kapatmış olması gerçekten dinlemek istemediği anlamına geliyordu.

"Gerçekten, yeter," diye devam etti bıkkın bir ses tonu ile.

"Bilmiyorsun. Daha kötüsü anlamıyorsun. En beteri ise asla ama asla anlayamayacaksın. Sen hiç," dedi sinirlenip işaret parmağı ile beni göstererek.

"İnsanların senden iğrenmesi nedir bilir misin? Yanlarına gelip iki çift laf etmek istediğinde dikkatlerini senden öte kendilerinin güvenliklerine vermeleri, seni vebalı bir hasta gibi y da bir tür canavar gibi algılamaları ne demektir bilir misin?"

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin