ikinci bölüm, en güzel kalpte ev sahipliği

85 15 3
                                    

jeongguk rutin işlerinden birini, mutfak alışverişini yaptıktan hemen sonrasında poşetlerin içinden malzemeleri çıkartıp yerleştirirken şarkı mırıldanıyordu. 

"babacığım!" seohyun elindeki fotoğrafla koşarak mutfağa geldiğinde yerinde duramıyordu.

"efendim aşkım?" dedi poşetin içindeki peynirleri dolaba yerleştirirken, "yerde başka poşet kalmış mı bakar mısın?"

"bakarım," masanın etrafında dönerken konuşmaya devam etti. "yok." dedi seohyun kafasını olumsuzca sallarken.

"harika," kendini sandalyeye bıraktı. "omuzlarım ağrıdan yerinden çıkacak sanki." yüzünü sıvazladı.

"hemencecik seni tedaviye geliyorum," kucağına çıkmadan öncesinde, fotoğrafı masaya koyup, koyduktan hemen sonrasında omuzlarını sıkıyordu. "ilaç eller babacığımızı iyileştirme görevi bize düştü!"

güldü. "seohyun?" dedi. "o ne öyle?"

heyecanla fotoğrafı aldı ve ona uzattı. "kendin bak." omuzlarını sıkmaya devam etti.

"bir dakika, bir dakika." seohyun'un ellerini çekti. "sen fotoğrafları nereden getiriyorsun?"

"hazinemden!" dedi gülerek, "babacım onun sırası mı ki? ben sana fotoğraf veriyorum, sen anısını anlatıyorsun ya! bak hadi bak, unutmacılık yok, ne hatırlıyorsan söyleyeceksin bana."

derin nefes alan jeongguk fotoğrafa iç geçire geçire baktı. "nasıl özledim," dedi seohyun'un da duyabileceği kadar kısık sesle, "nasıl da özlemişim, nasıl da mahvolmuşum sensizlikten." buğulanan gözlerini tavana çevirdi, "mutlu musun bensiz? neden iki kişilik ayırtmadın?" burnunu çektikten sonra fotoğrafı masaya koydu ve seohyun'un saçlarını okşadı.

"taehyung baban en çok neyi severdi biliyor musun?"

seohyun heyecanlandı. 

"denizi çok severdi. yüzme öğrenirken kaç defa boğulmasına, abisinin orada kaybolmasına, tüm sıkıntılarını denizin karşısındaki evlerinde yaşamalarına, bizim orada küsmemize rağmen o denizleri çok severdi."

"neden ki? canı acımış hep."

"çünkü baban o kadar mükemmeldi ki, hatalarını ve yaralanmalarını sahiplenirdi. acılarını taşırdı sırtında, benim acılarımı da severdi ben sevmeye çekinirken. bu fotoğrafta onunla ilk birbirimizden hoşlandığımızda çekilmişti. kopardığım çiçekleri öpmüş ve bana çok kızmıştı."

"taehyung babam çok garip biri, neden kızdı sana ki ona çiçek almışsın?"

"o çiçekleri dallarında severdi aşkım, koparılmasına çok karşıydı. çimlere asla basmaz, kimseyi incitmez ve kötü söz söylemezdi; biz en güzel kalpte ev sahipliği yaptık biliyor musun?"

"en güzel kalpte ev sahipliği ne demek?"

"hmm şöyle demek," seohyun'u kucağına iyice yerleştirdi ve düşmesin diye elini onun sırtına koydu. "taehyung baban bu dünya için o kadar iyiydi ki, kalbini çok temiz tuttu ve güzellik kazandı." elini seohyun'un kalbine koydu. "ve sonra oraya bizi aldı, siz buraya aitsiniz; sevgime aitsiniz, burada geçici değilsiniz kalıcısınız dedi."

seohyun anlamış gibi mırıltılar çıkardı. "biraz karışık ama sanırım anladım babacığım. peki, taehyung babam en çok benim neyimi severdi?"

güldü, "her şeyini severdi, derdi ki hep, eğer onun kaşını seversem gözü küser, dudaklarını seversem gamzeleri darılır. birini, birbirine değişmem. o seni, sen yapan her şeyini çok sevdi. hatta dedi ki, o olacağı her şeyde ben şimdiden o kadar gururluyum ki. jeongguk babası ve o benim en değerli yanım, en nadide parçam."


can kırıkları, taekookWhere stories live. Discover now