Bölüm 15: Drognar

441 81 15
                                    

Rahip, bağlı olduğu sandalyede bir heykel gibi kıpırtısızca duruyordu. Bakışlarını yerden kaldırmayan adamın özgüveninden geriye hiç bir şey kalmamıştı. Kaderine boyun eğmiş, itaatkar bir kurban gibi sessizce bir bekleyiş içindeydi. Rahip, kullandığımız her sorgu yöntemini ustalıkla yönetip, yalnızca kendi istediği bilgileri paylaşmıştı. Yine de adamın söylediklerinden, tarikatın sahip olduğu katı sosyal sınıf kurallarını kavrayabilmiştim.


Malahgard tarikatında işler, bizimkinden çok da farklı yürümüyordu. Niteliği farklı bir soylu sınıf tüm yetki ve varlığa sahip iken, sıradan insanlar benzer bir tiran üzerinden sömürülüyordu. Değişiklik gösteren şey, bu sömürünün boyutları gibiydi. Rahip, tarikatın bu katı sınıf ayrımı içinde büyümüş, her bir zerresi bu anlayış ile yoğurulmuştu. Varlığını gösteren korum ile, artık adamın gözünde yabancı bir Dirastyalı değildim. Beni, soylu sınıfının en tepesindeki bir Drognar olarak görüyordu. İhtiyacım olsan ise tam olarak buydu. Eğer arzuladığım cevapları almamı sağlayacaksa, bütün gün kükreyip, hayali pençelerim ile bir kedi gibi koltukları bile tırmalayabilirdim.


Kendinden emin görünerek adamın tam önüne geçerek durdum. Belimdeki kemerde asılı duran bıçağımı kınından çektiğimde, adamın istemsizce göz kenarları seğirdi. Bir süre duraksadıktan sonra adamın arkasına geçerek, onu sandalyeye bağlayan halatı kestim.

"Çuvalı başına geçir, rahip" dedim gözlerini yerden ayırmayan adama. "...ve ben söylemeden asla çıkarma"

Adam hızlı bir şekilde başıyla onayladıktan sonra, bir kenara atılmış çuvalı almak için yerinden kalktı ve başına geçirdi. Sandalyeye oturmak yerine, ellerini karnında birleştiren adam, boynu bükük bir şekilde karşımda durdu. Yüzü kapalıyken bile, görmeyen gözlerini yerden kaldırmıyordu.


Diğerlerini çağırmak üzere yukarı çıkan merdivenleri tırmandım ve rahibi bir süre kendi düşünceleri ile baş başa bıraktım. Salona açılan kapıyı araladığımda, Remve ve Tulga 'nın oracıkta beklediğini fark ettim. Adamlar, herhangi bir acil durum için hazırda bekliyorlardı.

"Ne oldu? Şansın yaver gitti mi" diye sordu Tulga.

"Rahip konuşacak" dedim sabitçe.

"Nasıl ikna ettin" diye şüpheyle sordu Tulga.

"Ben değil, ejder yaptı" dedim omuz silkerek. "Bu arada aşağı inerseniz, rahibin bağları çözülü, şaşırmayın"

"Ne? Aklını mı kaçırdın, Marver" diye araya girdi Remve.

"Sanırım henüz değil, Bay Remve" dedim adamın şaşkınlık dolu bakışlarına karşılık verirken. "Rahibin uslu duracağına inancım tam"


İçimdeki ejderhanın bir anlık uyanışı bile, fiziksel olarak beni sarsmaya yetmişti. Midem çalkalanıyor gibi hissediyordum. Kapının önünde bekleyen dostlarıma hemen geri döneceğimi söyleyerek mutfağa doğru gittim. Bir bardak sıcak çaya ihtiyacım vardı. Rahip ile konuşurken, adamın üstüne midemi boşaltıp, yarattığım, kendine güvenen Drognar imajını zedelemek istemiyordum. Beklediğim bütün cevaplar, yalnızca o illüzyonun bir eseri olarak elde edilebilirdi.


Elimde bir kupa ile gördüğümde, Remve ve Tulga 'nın aşağı inmek için beni beklediğini gördüm. Hiç duraksamadan kapıyı açarak, merdivenleri aşağı doğru takip ettim. Ayrıldığımdan bu yana, mahzende tek bir toz tanesi bile oynamamış gibi görünüyordu. Rahip, aynen bıraktığım pozisyonda beni bekliyordu. Hiç acele etmeden rahipten boşalan sandalyeyi gürültüyle çekerek, gözleri bağlı adamın tam karşısına oturdum.

EJDER RUH 2. KİTAPKde žijí příběhy. Začni objevovat