everything that i lost

2.7K 331 213
                                    

hinata'nın ziyaretinin üzerinden bir buçuk ay geçmişti.

bu süreç zarfında hinata, kageyama'nın yanında refakatçi olarak kalmaya başlamıştı. hafta içleri, kageyama ile ilgilenirken hafta sonuysa evine dönüyordu. hoş, atsumu ile beraber yaşadıkları yere kageyama, hinata'nın evi diye hitap etmekten pek haz etmiyordu.

bu bir buçuk ay içerisinde kageyama'nın kas spazmları artmış, geceleri uyuyamaz olmuştu. hinata'nın ziyaretinden sonra ilk yüz kaslarının kontrolünü kaybetmiş, ardında da sol kolu felç kalmıştı.

artık kageyama, ne gülümseyebiliyor ne yemek yiyebiliyor ne de konuşabiliyordu. onun yerine hinata, bütün gününü konuşup kageyama'nın başını şişirmeye adamış gibiydi. uyandıklarından uyumalarına kadar hinata, türlü türlü hikayeler anlatır, kendi kendine güler, kızar veya ağlardı. kageyama ise sadece dinlerdi.

bunların yanı sıra, atsumu ile ikisinin arası eskisinden de iyiydi, günde en az dört defa hinata'yı arar, saatlerce telefonda konuşurdu. hinata, her seferinde özür dileyip odanın dışına çıkar ve kageyama'yı yalnız bırakırdı. alışabildim, demeyi çok isterdi. fakat kalpti bu, alışamıyordu. hinata'yı her görüşünde canevi yanıyor, ciğerlerinin sıkıştığını hissediyordu. ne ağzını açıp ona gitmesi gerektiğini ne de kalmasını istediğini söyleyebiliyordu.

artık çok az vakti olduğunu da biliyordu, içine, tabiri caizse, bir öküz gibi oturan bu ağırlığın sebebinin kendine ve hinata'ya verdiği sözü tutamaması olduğunu da biliyordu. inarizaki ile olan maçlarından sonra atsumu'nun 'sana bir gün pas atacağım.' ifadesi, kageyama'nın en derin arzularını gün yüzüne çıkarırken tıpkı atsumu gibi o da bir söz vermek istemişti. ne olursa olsun, hinata ile filenin aynı tarafından bakacak ve ona pas atacak tek pasör o olacaktı.

ama şimdiyse gerçekler suratına bir tokat misali vuruyordu. kimin verdiği sözde durduğu, hinata'nın kimi seçtiği barizdi ki bu haldeydiler. kageyama, kaybetmekten nefret ederdi. özellikle sevdiği şeyleri... şimdiyse elinde ne hinata'sı ne de o çok sevdiği voleybol kariyeri kalmıştı. elindeki her şeyini kaybetmişti.

hinata, elinde telefonu, kızarmış yanaklarıyla kapıdan içeri girdi ve arkasından kapıyı kapadı. iki elini yanaklarına yerleştirdi ve kageyama'nın yattığı yatağın ucuna oturdu. ''uh, biraz uzun sürdü.''

kageyama ise, her zamanki sessizliğini sürdürürken yüz kaslarını kaybettiği için bir anlığına minnet duydu.

''bugün sana ne anlatmamı istersin, kageyama?''

kisa tutuyorum cunku uzatmanin bi anlami yok ve ben finali yazmaya basladim :'(


toss | kagehinaWhere stories live. Discover now