the shortest way

2.8K 365 349
                                    

kageyama, elinde hissettiği keskin acıyla birlikte parmakları arasında tuttuğu kalemi düşürdü.

aldığı her nefes, kaslarına birer ok misali saplanırken, kendisinde yardım çağıracak gücü hissedemedi. elleri o kadar çok titriyordu ki bir süre sonra ellerini net görememeye başladı. dudaklarını aralayıp, birazcık bağırabilse, birisi yardımına koşabilirdi. gerekli yardımlardan sonra acısı örtbas edilebilirdi.

ama kageyama, ne dudaklarını kıpırdatabildi, ne bağırabildi ne de yardım çağırabildi.

kaslarında dolanan zehir, önce kollarına ardından da bütün vücuduna yayılmaya başladığında artık bütün bedeni titriyordu. kucağında duran defter ve kalem, bu hareketliliğe dayanamamış ve zeminle buluşmuştu. gözlerini sımsıkı yumdu. dayanabilirdi, ilk kez olan bir şey değildi. bu gibi kas spazmları son birkaç haftada fazlalaşmıştı, alışık olduğu bir durumdu neticede.

tabii bu, canının çok yandığı gerçeğini değiştiremedi. yanaklarından süzülen ılık sıvı beyaz giysisine damlamaya başladığında biraz daha sıktı kendini.

neden kimse gelmiyordu?

bağıra bağıra ağlamak istiyordu. acısını dindirmek istiyordu.

daha fazla acı çekmek istemiyordu.

bütün hayatı ellerinden kayıp gitmişti, zira elleri sağlam değildi eskisi kadar. hayatında en çok önem verdiği şeyi kaybetmişti.

daha doğrusu, iki şeyi.

önce voleyboldan ayrılmak zorunda kalmıştı. kısa bir müddet sonra, geri döneceğini düşünüyordu ancak bulunduğu durum hiç de kolay değildi. gittikçe çökmüş, zayıflamış ve bedeninin kontrolünü kaybetmişti.

öte yandan, beraber oldukları üç yıl boyunca yanından bir an dahi olsun ayrılmayan hinata da yoktu şimdi. geleceğini söylemişti, peki neden bu kadar uzun sürmüştü? hinata'nın yürüdüğü yol neden bu kadar uzundu?

eğer böyle olacaksa, kageyama da kendi yolundan devam etmeliydi. fakat, bu konuda düşünebildiği tek şey, kendisinin en kısa yolu seçmek istediğiydi. bir an evvel, yürüdüğü bu yolu tamamlayıp huzura kavuşmak en güzeli gibiydi.

kendini, düşünceleriyle uyuşturamamıştı. vücudunu cayır cayır yakan bu acı, artık kageyama'yı bayılmanın eşiğine getirdiğinde kulakları uğuldamaya başladı. bulunduğu ortamdan soyutlandı, ne açılan kapının sesini duyabildi ne de odaya giren insanların ayak seslerini.

lakin o an kageyama, bilinci kapanmadan önce son bir kez bir sıcaklık hissetti; titreyen ellerini sarıp sarmalayan, ufak, sıcak bir çift el.

''buradayım, kageyama. biraz uzun sürdü.''

slm

slm

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.
toss | kagehinaTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang