"Nereye yoongi?"

Yoongi bana bakıp gülümseyip Mina'ya geciken cevabı verdi

"Bu saraydan sürüldünüz prens Taehyung sizi burda istemiyormuş sizi başka bir yere götüreceğiz"

"Ne saçmalıyorsun sen!" Mina nın yüksek çıkan sesi Yoongiye pek etki etmemiş aksine kafasıyla yanında ki adamlara işaret edip mina'yı götürmeye başladılar. Ben şaşkın gözlerle bakarken yoongi elini omzuna koydu.

"Rahat nefes alın prenses kurtuluyorsunuz Mina'dan"

"Belki de Taehyung onunla daha rahat vakit geçirmek için başka yere göndermiştir yoongi"

Evet bu benim düşüncem artık Taehyung'a güvenemem malum çiçek verip başkalarıyla öpüştüğü için.

"Hayır Prenses gerçekten gönderdi Mina'yı. Hem Prens sizi seviyor" 

Yoongiye kafif gülümseyip odama girdim. Seungwanla birlikte hazırlandıktan sonra at arabasına binip sarayın yolunu tuttuk.

*****
Uzun yolculuğun sonunda saraya geldik. Hemen arabadan inip abimin odasına doğru koşarak gittim. Şakam yok koşarak gittim resmen geldiğimi belli ediyorum. Abimin odasına geldiğimde önce üzerime çeki düzen verip kapıya alacaklı gibi vurdum. Abimin odasına vura bilecek tek kişi ben olduğum için hiç şüphesiz geldiğimi anlayıp kapıyı açtı

"Joohyun!"

Sesinde biraz sinir yüzüdede hafif şaşkın halde açtı kapımı beklemeden abime sarıldım. Başımı boynuna koymaya çalıştım. boyu benden uzun olduğu için eğilip bana sıkı sıkıya sarıldı.

"Burda ne işin var"

Abimin arkasından yüksek sesle bağıran süper ikiliyi görmem gecikmedi. Sarılmayı kesip abimi hafif yana itekledim

"Hadi canım siz burda mısınız?"

Namjoon hyung oturduğu yerden kalkıp önce saçımı birbirine karıştırıp sarıldı. Namjoon hyung abimin en yakın arkadaşlarından biri olup bu genç yaşında devlet adamlarından biri.

O da küçük yaşta ailesini kaybetmiş biri öyle oluncada bizi ailesi gibi görüp sevip kollar. Abimin cesaret edemediği herşeye namjoon hyung cesaret eder bazen içimden keşke namjoon benim abim olsun diye geçirdiğim günler olur. Namjoon hyungdan ayrılıp Jimin'e döndüm

"aaa civciv de burdaymış"

jimin ellerini göğsünde birleştirip kaşlarını çattı

"sensin civciv hem ben senden uzunum"

omuz silkip kollarımı ince beline sardım
"ben kısasın demedim ki, namjoon hyung çok mu kızdırdı seni?"

Kafasını olumlu şekilde sallayıp kollarını bedenime sardı. Jimin babamın sağdık dostunun oğlu. Jimin benim dert ortağım olmasından çok suç ortağımdır. Onunlayken hiç olmadığım Joohyun oluyorum yüzüm gülmekten ağrırken sayıyısız azar yediğim olmuştur. Bedenlerimizi ayırıp herkes boş bulduğu yere oturup özlem gidermeye başladık.

"Joohyun Velihat Prens neden gelmedi?"

"Gelecekti abi ama biraz işi varmış işleri iki gün sonra bitecek  ondan sonra gelir"

Jiminin elimdeki çayı alıp fincanı dudağıma götürdüm

"benim kocamdan çok sizleri sormak lazım malum uzun zamandır görüşmedik"

Jimin sinirli olduğunu sanarak çayını doldurdu

"bizden çok sen konuş Joohyun Taehyung sana iyi davranıyor mu?"

Jiminin ani sorusuyla içtiğim çay boğazımda kaldı.

"İyi misin Joohyun" Namjoon hyung eliyle sırtımı sıvazlarken aynı zamanda halimi sormaktan da geri kalmadı kafamla namjoon hyungu onayladım

"İ- iyim hyung"

"Ee sana soru sordum Joohyun iyi biri mi?"

*Aslında tüm olanları anlatsam ne kaybedebilirimki. Dur düşünceyim Taehyungu bir güzel benzetirler  sonra suçu başkasına yıkarlar ben bunlardan beklerim* İç sesimi duymazlıktan gelip Jimin'e döndüm

"iyi jimin hatta çok iyi her zaman benimle birlikte, beni çok seviyor hatta biliyor musun onun ilk aşkıyım"

Ulan Joohyun herşeyin tersini söyledinde en çok senin kalbini yaktı bu.

"Sevindim buna hadi git biraz dinlen yol yorgunusun"

"Resmen beni başınızdan savıyorsunuz hyung"

Elimde ki çayı masaya bıraktım. yerimden doğrulup kapıya doğru ilerlerledim.

"Ha unutmadan bir müddet buradayım o yüzden sizde bir yere gitmeyin"

Arkamı dönüp odama doğru ilerledim. Kafamı en güzel dağıtacak üçlü bunlar resmen. Odama geldiğimde abim odamı değiştirmemesi biraz duygulanmama neden olsada hemen kendime gelip toparladım. Vakit kaybetmeden pamuk gibi yatağıma uzanıp bedenimi uykuya teslim ettim.

*******

Seungwanın uyandırması ile kendime gelip yemeğin yeneceği odaya gittim. Odaya girdimde jimin namjoon hyungu kızdırmış peşinde koşmasını sağlamıştı. anladığım kadarıyla namjoon hyungun üzerine yemek dökmüş.

"Daha hızlı koş jimin!"

Bağırmamla namjoon hyung beni fark edip benim de peşimden koşmaya başladı. Yok çocukken zevkli oluyorduda şimdi bu ağır elbiseyle olmuyor resmen işgence. Abim eline pastayı alıp üzerime gelmeye başladığında

Jimin belimden tutup kucağına almasıyla arkamda tanıdık sesi duymam bir oldu.

"Ne oluyor burda!"

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Taehyungla göz göze gelmemiz bir oldu.

"Taehyung"

Promise KTHWhere stories live. Discover now