33//Jeon Jeongguk Hakkındaki Gerçekler

7.2K 1K 783
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

Bu bölüm, kitabın başından beri farklı farklı yerlerinden size çıtlattığım gerçeklerin ortaya çıkış bölümü. İlk bölümlerden beri, kurgu bu şekildeydi.

Umarım sizi hayal kırıklığına uğratmam demek istiyorum, bunu hiç istemiyorum çünkü...

İyi okumalar dilerim👋🏻👋🏻

...............

    Jeongguk

    İçinde yürüdüğümüz dar koridorlara sahip basık mağara, ilerledikçe genişlemeye başladığında, içinde bulunduğumuz durum ne kadar vahim olursa olsun, en azından artık doğru dürüst nefes alabildiğim için seviniyordum. Yanımda yürüyen beta kadın, gözlerini bir an bile üstümden ayırmıyordu. Gerçi, bana silahsız yaklaşma ve bir de beni engelleyen şeyi, bacaklarımı, çözme aptallığında bulunduktan sonra yaptığım şeyler yüzünden beni suçlamaları saçmaydı.

Eğer o adam bana üstten bakmamış ya da aşağılar bir surat ifadesi takınmamış olsaydı, şu anda arkamızda doğru dürüst adım atıyor olabilirdi. Burada inatçı ve uyumsuz olan ben değildim, aksine verdiğim tepkiler gayet de normaldi. Hem, ne diye bizi kaçırmışlardı ki zaten? 

Arkamızda yanındaki kasıklarına tekme attığım adamdan olabildiğince uzak durmaya çalışırken yürüyen Taehyung, bizim dışımızdaki üçlüye hitaben, "Bizi neden kaçırdığınızı sorabilir miyiz? Yani, onu neden kaçırdığınızı anlayabiliyorum ama biz de o kadar çok para falan yok. Olanları da aldığınıza eminiz zaten." diyerek sitemli bir tavır takındığında, başımı eğip tavandan sarkan bir kaya parçasından kurtulurken gülümsedim. 

Nasıl benimle aynı anda, aynı şeyleri düşünmeyi ve bunları benden önce söylemeyi başarıyordu hiçbir fikrim yoktu. Ama hoşuma gittiğini asla inkar edemezdim. Gerçi, Taehyung'a dair her şey hoşuma gidiyordu. 

"Bunu liderimize sorarsınız. Bizim konuşma yetkimiz yok." Benim yanımda yürüyen beta başını arkaya çevirip konuştuğunda, iyiden iyiye meraklandığımı hissediyordum. Kendi kendime, kısık bir tonda, "Haydutların liderleri mi oluyormuş. Ben kuduz köpeklerin mantığıyla hareket ettiğinizi sanıyordum." diye mırıldandım. En arkada yürüyen Yoongi yüksek ihtimal hassas kulaklarıyla bu mırıltıyı duyup yeniden gülmemek için değişik sesler çıkartmaya başladı.

Yanımdaki beta ise onları aşağıladığım için başını bana çevirip korkutucu bir bakış attı. Ya da, atmaya çalıştı. Çünkü bunu yapmaya çalışırken tavandan sarkan bir başka kaya parçasına çarpmış, acıyan başını ovalayarak bir küfür savurmuştu. O kadar komikti ki, yerimde tepinmek istiyordum. 

Jeongguk... Bunlar gerçekten salaklar. Neden tekmeyi suratlarına basıp eşimizi de alıp buradan gitmiyoruz?

Viola derin kıkırtısı kulaklarıma dolarken konuştuğunda, başımı eğip dudaklarımı ısırdım sırıtırken. Evet, dediği şeyi kesinlikle yapabilirdik. Üç tane aptalı yalnızca bacaklarımla bile yere serebilirdim ama merak ediyordum. Neden bizi kaçırdıklarını ve madem kaçırdılar, neden öldürmediklerini? 

"Yalnızca biraz daha bekle. Madem liderleri varmış, onunla bir görüşelim. Sonra eğer istersen bizzat suratlarına tekmeyi basarsın." Gülmemeye çalışarak fısıldadığım sırada, Taehyung adımlarını hızlandırıp bana yaklaştı ve başını omzumdan öne doğru uzattı. Bizim kadar gevşek başka esirler daha olduğunu sanmıyordum. 

"Viola mı?" Başımı geriye çekip yüzüne bakarken onayladım onu. "Evet, başımıza diktikleri tiplerin salak olduklarını söyleyip duruyor." Gözleri kısılırken çok sevdiğim kare gülüşüyle gülmeye başladı. Daha sonra ise onun başında duran alfanın söylenmeye başlamasını umursamadan dudaklarını başımı omzuma eğmek zorunda kalacağım kadar sert bir şekilde yanağıma bastırdı.

contrarian omega and the prince alpha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin