14- YÜREĞİME ZORSUN

En başından başla
                                    

''Ali Deniz!''

Ali Deniz'in, yanındaki askerlerin ve etraftaki insanların da bakışı beni bulmuştu. Şuan o kahverengi gözler hariç, hiçbir gözün üzerimde olmasıyla ilgilenmiyordum. Ne askerlerin, ne çevredeki insanların bakışı umurumdaydı. Ne de hakkımızda ne düşünecekleri.

Ali Deniz komutanından onay aldıktan sonra, sırtındaki siyah çantayı yere bıraktı ve büyük adımlarla aramızdaki mesafeyi kapatmaya başladı. Bende durmayı bırakıp, ona doğru koştum, hızımı hiç yavaşlatmadan sert bir şekilde sarıldım sıkıca. Ali Deniz ona daha rahat sarılabilmem için eğildi. Ellerimi boynuna doladım, gözlerimi içime dolan kokusuyla huzurla kapadım. Kokusunu bedenime hapsetmek istiyordum. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu ve ben hiç olmadığım kadar huzurluydum. Zamanın durmasını çok istiyordum, Ali Deniz hiç gitmesin istiyordum.

Bu sarılış birçok şey demekti aslında; Seni seviyorum demekti, ben dokuz yıldır unutamadım seni demekti, sen benim değerlimsin demekti, ama en çok da, 'lütfen sapasağlam dön, yaşayacak günlerimiz var' demekti. Ali Deniz'de kolları arasına almıştı beni, ilk defa sarılıyorduk biz, ilk defa başımı onun göğsüne hapsetmiştim. Bir kez daha anlamıştım ona olan sevgimin ne kadar fazla olduğunu. Sana ölene kadar sana sarılmak istiyorum Ali Deniz, hepsi bu!

Uzun sarılmamızın ardından, hiç istemesem de usulca ayrıldık. Gözlerimi açtığımda Ali Deniz yüzünde güzel bir ifade ile benim ıslak gözlerime bakıyordu, ama onun gözleri de pusluydu. Çok şey anlatıyordu o kahverengi gözler bu gece. Ben sadece beni en çok mutlu edeni anlamak istedim bu anlamlı bakışlardan; beni sevdiğini.

Artık gitmesi gerekiyordu, bana düşende onun için dua edip, geleceği günü beklemekti. Yarım askeri eldiven giydiği elini tuttum, avcuna annemin kolyesini bıraktım. Gözlerine koca bir sevgiyle baktım. Ben susunca gözlerimden anlasın istedim her şeyi. Onu çok sevdiğimi sadece bakışlarımdan hissetsin istedim. Veda etmem gerekiyordu ona, ilk defa bu kadar yakından gidişini izleyecektim, ve belki son defa bakıyordum gözlerine. Usul bir nefes alıp konuştum.

''Dikkat et kendine Ali Deniz. Arkanda bıraktıklarını düşün, beni düşün. Lütfen sapasağlam gel olur mu? Seni daha çok sevmeye ihtiyacım var.''

Cümlemin ardından avcunu kapadım. Ali Deniz boynundaki siyah atkıyı boynuma doladı, kokusu artık hep benimle olacaktı. Gözlerime bakarak etkileyici sesiyle konuştu.

''Geri dönmek için elimden geleni yapacağım. Artık yaşamak için nedenlerim var. Ama olur da dönemezsem, nasip olurda şehit olursam, seni sevdiğimi bil olur mu? Seni gerçekten sevdiğimi bil.''

Yavaşça birkaç adım geri gittikten sonra hızlandı ve timin yanına döndü. Yere bıraktığı çantasını aldı ve son kez baktı bana. Elimi kaldırdım, başını salladı bu vedamızdı bizim. Askeri helikoptere geçti, diğer askerler gibi. Dakikalar sonra helikopter havalandı ve gittiler. Ali Deniz'i uğurladım, onun kalbinde yeni yer etmişken, onu gözümün önünden uğurladım. Hem kavuşma hem de koca bir vedaydı bu gece yaşadıklarımız. Gözyaşımı silip birazdan gözden tamamen kaybolacak helikoptere baktım son kez. Allah'ım lütfen kimseye bir şey olmadan sapasağlam dönsünler.

Evime geçmek için arkamı döndüğümde üzerimdeki imali bakışlarından haberdardım. Kimseyi umursayamayacak kadar üzgün ve yorgundum. En iyi halimde olsam bile insanların hakkımda, hakkımızda ne düşündükleriyle zerre ilgilenmezdim. Ne sevmek ayıptı, ne de sevdiğine sarılmak. Bir daha olsa yine yapardım diyeceğim şey için kimsenin nahoş bakışlarına boyun eğemezdim.

ZORA SARILDIK/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin