10. Bölüm "Umut Hırsızları"

Start from the beginning
                                    

Düşüncelerimin içinden çıkmamı sağlayan 'geldik' sözleri olmuştu. Şu an ne korkuyorum ne de korkmuyorum o kadar karışık ki içim anlayamıyordum. Emine teyze, İsmail amca ve çocuklar önden gidiyorlardı. Karan ve ben ise arkada yavaş adımlarla birbirimize eşlik ediyorduk. Yan yana yürüdüğümüz için ellerimiz sürekli olarak birbirlerine değiyordu. Sonunda ise bu değmeye bir son verip elimi kavrayan Karan'ın eli olmuştu.

Gözlerimi karşıdan çekip onun gözleri üzerinde sabitlemiştim ve aynı şekilde yürümeye devam ediyorduk. Ama az öncekinden tek fark el ele tutuşmamız değildi içimdi. Sanki artık o içimdeki korku ve korku dışındaki şeyler yok olmuştu.

Sonunda sıra bize gelmişti ve o an başlamıştı. Herkesin aklında tek bir soru vardı buradan geldiğimiz gibi hep birlikte çıkabilecek miydik?

Sessizliği hâkimin konuşması bozmuştu ve bu ses sayesinde babamın yeni kızı ve eşine bakmaktan alabilmiştim kendimi. Bir an gözlerimin önüne benim küçüklüğüm ve annem gelmişti.

"Bugün Alya Baysal ve babası Savaş Baysal ikilisinin davası için son karar verilecektir. Alya Baysal'ın avukatının bize dediği sözlerin doğruluğuna bakacağız ve bir sonuca kanaat getireceğiz."

Avukatın sunduğu ve istediği şeyler hakkında pek bir bilgim yoktu sadece beni tanıyan insanların bugün burada konuşacak olduğunu biliyordum. İlk olarak da hâkim bey konuşması için Emine teyzeyi kürsüye çağırmıştı.

Benim ve Afra'nın her şeyine şahit olmuş birisiydi Emine teyze ve başladı benim hakkımda bildiği her şeyi anlatmaya. Onun ardından İsmail amca ve son olarak da Karan konuşacaktı. Onun benim hakkımda söyleyeceklerini merak ediyordum.

"Ben Alya'yı buradaki herkes gibi yıllarca tanımıyor olabilirim ama ben Alya'yı onlardan iyi anlayabilir ve tanıyabilirim hâkim bey. Çünkü o da benim gibi kardeşine bakmakla sorumlu bir insan. Her ne kadar incinse de yine de o insanlara anne baba demeyi bırakmamış bir insan. Canı yandı diye can yakacak bir insan değil çünkü o ödeşmek değil hayatını yaşamak istiyor. Bunun dışında o insanı sevmese dahi bir çocuğa daha sahip olduğunu bildiği için yine böyle bir şey yapmaz çünkü o küçük çocuğun elinden bir babanın alınmasını istemez."

Sözleri karşısında hepimiz öylece hâlâ Karan'ı izliyorduk. O kadar güzel konuşmuştu ki geçekten daha fazla üstüne bir şey demeye gerek kalmamıştı.

O konuşma üzerine Karan yerine geçmeden önce bana göz kırpmayı unutmamıştı. Hâkim bey o yerine geçtikten sonra yan tarafta oturan anne ve kıza baktı, kadın bir şey söylemek istediğini avukatına söyledi ve o da onların sözlerini ayağa kalkarak dile getirdi.

"Müvekkilim şikâyetini geri çekmek istediğini dile getiriyor hâkim bey çünkü Alya Baysal'ın kasıtlı olarak böyle bir şey yapmayacağına inandıklarını ve eşinin daha önce onlara yaptıklarını aslında şu an kendisi ve kızına da yaptığını söylüyorlar."

Bu duyduğum son sözler gerçekten duymayı hiç beklemediğim sözlerdi.

Kısa bir sessizlikten sonra hâkim tekrar konuşmaya başladı.

"Karar verilmiştir, Alya Baysal'ın yeterli delil bulunmadığı ve şikâyetin geri alınması sonucunda serbest bırakılmasına karar verilmiştir. Dava burada son bulmuştur."

Duymak için her şeyi yapabileceğim o sözleri sonunda işitmiştim ve çok mutluydum. Hatta hepimiz öyleydik. Avukata kısa bir teşekkür eder etmez bizimkilerin yanlarına koştum ve hep birlikte sarıldık.

Yalnızlığın SenfonisiWhere stories live. Discover now