10•seni seviyorum

310 27 14
                                    

5 yıl sonra
-final-

Otuzlu yaşlarına gelmişlerdi artık, zaman çok hızlı geçmişti onlar için. Eskiye dönmüşlerdi kavgalı günlerine değil birbirlerini deli gibi sevdikleri zamanlara dönmüşlerdi.

İki gün sonra ise nikahları olacaktı. Taeyong heycandan uyuyamıyordu, Jaehyun ise sürekli gülüyordu. Flörtleşir gibi davranıyorlardı birbirlerine, sanki yirmili yaşlarına yeni basmış gibiydiler. Ama hayat acımasızdı zaman hızlı akmıştı nasıl olduğunu anlamadıkları bir şekilde büyümüşlerdi. Eski kavgaları bile artık onlara çocukça geliyordu, o zaman için hayatlarının sonu dedikleri olaylar şimdi komik geliyordu.

Hayatları güzeldi. Mutlulardı birbirlerine kalmışlardı, bir arkadaş grupları yoktu bazen Mark ve Melina ile buluşuyorlardı daha fazlasına ihtiyaçları yoktu. Johnny ve Ten ise geçen günlerde Taeyong'u aramışlardı. Çok sinirliydi Tae doğal olarak, o kadar geçmişleri vardı ve yıllarca arayıp sormayıp bir anda araması ve araları iyiymiş gibi davranması Taeyong'u çok kırmıştı. Ama ona küsememişti, eskisi kadar yakın da hissedemiyordu. Kardeşi gibi gördüğü adam Taeyong hastanede yatarken ne bir kere aramıştı ne sormuştu. Şimdi evlenmek üzereydi hayatını yoluna sokmuştu o kadar yıl geçmişti nasıl aklına gelmişti bir anda. Hala sinirliydi ama küs kalmak istememişti ve bu günlerini de mutsuz geçirmek istemediği için Johnny ve Ten'i affetmişti.

İlkbahara girmişlerdi. Etraf kiraz çiçeği ağaçlarının pembe yaprakları ile doluydu, Taeyong'un en sevdiği mevsimdi. Bu yüzden nikahlarını da bu aya denk getirmişlerdi. Havada hala soğukluk vardı ama Taeyong sahilde yapmaları için çok ısrar etmişti sevgilisi de onu kıramamıştı. Küçük bir nikah ayarlamışlardı. Zaten altı kişi olacaklardı.


"Bebeğim uyan hadi." Jaehyun sevgilisini kaldırmaya çalışıyordu. Güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.

"Biraz daha uyusam olmaz mı?" yorgundu Taeyong birkaç gündür ordan oraya gidip duruyorlardı.

"Olmaz, kahvaltı hazırladım hadi kalk." Jaehyun ise sevgilisinin başında mızmızlanıyordu.

Taeyong zorda olsa oturur bir pozisyona geçmişti. Sevgilisi, Taeyong'un küçük yüzünü elleri arasına almıştı.

"Rengin solmuş senin, iyi misin bebeğim?"

Taeyong ise hafif sulu gözleriyle bakıyordu Jaehyun'a.

"Hey senin ateşin mi var? Beni bekle ateş ölçeri getireceğim."

Taeyong sadece etrafa bakınıyordu gerçekten nikahlarına iki gün kala hasta olmayı nasıl başarmıştı? Yıllardır bu anı bekliyordu resmen, saçma bir duygu karışımıyla ağlamaya başlamıştı.

"İşte geldi- Hey neden ağlıyorsun?!"

"Gene her şeyi mahvediyorum, iki gün kala hasta oldum!"

Jaehyun yavaşça sevgilisini göğsüne yatırmıştı.

"Pardon neyi mahvetmişsin? Sevgilin burda, seni hemen iyileştirecek merak etme!" kendinden emin çıkmıştı Jaehyun'un sesi.

Taeyong kafasını kaldırmış sevgilisin gözlerinin içine bakıyordu.

"İyi ki benimsin Jung Jaehyun, sen olmadan yaşayamıyorum."

"Ben de bebeğim. Şimdi kalk ve benimle mutfağa gel çabuk iyileşmek istiyorsan yemek yemelisin!"

Jaehyun Taeyong'u kucağına almıştı Taeyong şaşırsa bile itiraz etmemiş aksine mutlu olmuştu, kollarını sevgilisin boynuna sarıp kafasını göğsüne yaslamıştı. Sevgilisinin kokusu burnuna geldikçe cennetteymiş gibi hissediyordu.









Gün hemen bitmişti Jaehyun'un bütün bir günü Taeyong'un ateşini ölçüp ona bir şeyler yedirmekle geçmişti ama şikayetçi değildi sevgilisi için endişeleniyordu.

...

Yataklarına yatmış tavanı izliyorlardı, Taeyong üşüdüğü için yorganla bütünleşmişti Jaehyun'da yan yatmış sevgilsini izliyordu.

"Seni seviyorum Lee Taeyong."

"Beni ağlatmak için yapıyorsun bunları."

"Sevdiğimi söylemek bile suç oldu, ben uyuyorum." Jaehyun trip atmıştı hala yeni üniversiteye geçmiş gibi davranıyorlardı.

Taeyong sevgilisine arkadan kollarını sarmıştı. Jaehyun da anında dönüp sevgilisinin burnuna küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Uyayalım hadi daha sen iyileşeceksin evleneceğiz falan çok işimiz var."

Taeyong gülmüştü. Birbirlerine sımsıkı sarılmışlardı Jaehyun'un sevgisi zaten ilaç gibiydi.

1gün sonra

"Johnny hyunglar geçmiş bile, bebeğim biraz daha acele etsen olmaz mı?"

"Hey! Acele ettirme beni evleneceğim gün çirkin olmak istemiyorum!"

"Lee Taeyong sen hiçbir zaman çirkin olmadın ki.. hadi çıkalım artık."

"Al geldim işte!"

"Sen zaten güzeldin ama bugün.. bebeğim harika olmuşsun!"

"Acele ettirmesen daha güzel olabilirdim ama neyse."



Sonunda evden çıkmışlardı, sahil zaten evlerinin dibiydi ama hava soğuk olduğu için ve Taeyong hasta olduğu için arabayla gitmişlerdi.

Beyaz tahtadan yapılan çardak tarzı bir alandı, beyaz tüller uçuşuyordu, lavantalarla süslenmişti etraf. Melina Mark ve Johnten çifti için dört tane beyaz sandalye vardı. Alana yaklaşırken Melina ve Mark'ın da çoktan geldiğini görmüşlerdi.

"Kendi nikahlarına geç kalan ilk çiftsiniz sizi alkışlıyoruz." arkadaşları gene havalarındaydılar. Birbirlerinden başka kimseyi görmeyen Jaeyong çiftiyle eğleniyorlardı.

...

Güneş batarken iki genç ellerini kenetlemiş gözlerinin içlerine bakarak yeminlerini etmişlerdi. Güneşin turuncu ışığı yüzlerine vururken Jaehyun sevgilisinin dudaklarına kavuşmuştu. Arkadaşları garip sesler çıkartırken öpüşmelerine kısa bir ara verip sırıtmışlardı.

"Seni seviyorum Jung Taeyong."

"Ben de seni seviyorum Jung Jaehyun."

okuduğunuz için çok teşekkürler
<3

çok güzel bir hikayeydi aslında kafamdaki ama bir türlü istediğim gibi yazamadım bu fice girince bir şey yazasım gelmiyodu çok arada kaynadı açıkçası bu yüzden çok üzgünüm. ficten ayrılmak istemiyorum ama uzatmanın da bir mantığı yok.

umarım okurken biraz da olsa yüzünüzü güldürebilmişimdir
sizi çok seviyorum
kendinize iyi bakınn
<3333

(bu arada sizden ayrı kalmak hiç istemiyorum bu yüzden yeni fice  bakmayı unutmayın <3)

Bye Bye My Blue|•JaeyongWhere stories live. Discover now