on iki

1.7K 147 64
                                    

Jimin ile bahçede konuşmamın üzerinden tam olarak 1 hafta geçmişti. O gün Jimin'in bahçede benimle konuşmasından sonra Taehyung'dan uzak durmuştum. Aslında uzak durmamın sebebi Jimin değildi. Kendi isteğimle ondan uzak durmuştum ve bazen okulda ona, onlara kaçamak bakış attığımda ben hiç yokmuşum gibi davrandıklarını görmüştüm. Seulgi bile artık gülümsüyordu.

Jimin, Chaeyoung ile eskisi gibi konuşmuyordu. Bunu hem onun hareketlerini izleyerek anlamıştım hem de Chaeyoung, Jimin'in ona soğuk davrandığını Lisa ile bana anlatmıştı. Benim dediklerimden dolayı böyle davrandığını biliyordum ve Chaeyoung'u üzgün gördüğüm için dediklerimden pişman oluyordum.

Bir de şu girdiğimiz deneme sınavı vardı. Dün açıklanmıştı ve sonuç beni mutlu etmemişti. 12.sıradaydım. Bu yüzden geri kaldığım bütün konuları bu 1 hafta içinde halletmiştim. Dersler sayesinde çok fazla Taehyung'u düşünmemiştim.

Sınıftan içeri girdiğimde etrafıma bakmadan direk sırama geçip oturdum. Yanıma baktığımda Lisa'nın çantası yoktu yani daha gelmemişti. Chaeyoung'un sırasına bakmak için kafamı arkaya çevirdiğimde gözüm istemeden Taehyung'un sırasına kaymıştı. Yalnızdı. Kulaklıkları kulağında, camdan dışarıyı izliyordu.

Bakışlarım siyah, dalgalı saçlarına kaydığında uzaktan saçlarının ne kadar sağlıklı olduğunu düşünüyordum ki sanki bakışlarımı hissetmiş gibi kafasını çevirmişti. Göz göze geldiğimizde ilk bakışlarımı kaçırmayı düşünmüştüm ama vazgeçtim.

En sonunda kulaklıklarını çıkarıp eliyle yanına gelmemi işaret ettiğinde gözlerim şokla açıldı. Emin olmak için elimle kendimi gösterdim. Gülümsediğini gördüğümde kalpten gidebileceğimi düşünmüştüm.

En sonunda daha fazla salak salak oturmadan sırasına doğru ilerledim. İzin istemeden yanına oturduğumda ona bakmaya başlamıştım. Geçen 1 hafta içerisinde benimle hiç konuşmamış, göz göze bile gelmemişti. Şimdi neden beni yanına çağırdığını anlamamıştım.

Gergindim ama bunu ona belli edemezdim bu yüzden şakacı bir tavırla ''Sen benimle konuşur muydun?'' dediğimde gülümsedi.

Eğer bana bakarak daha fazla gülümserse kalbim yerinden çıkacaktı. Bana ne oluyordu? Bir gülümseme yüzünden bu kadar etkilenmemeliydim.

''Mesaj atmıyor muşsun?'' dediğinde kaşlarım çatıldı. ''Yani 1 haftadır mesaj atmıyorsun?'' dediğinde şaşırdım. Evet tam tamına 1 haftadır ona mesaj atmamıştım çünkü en son mesaj attığımda cevap veren kendisi değildi.

''Mesaj atmamı mı istiyorsun?'' dediğimde kaşları çatıldı.

Şu an tahminimce neden öyle bir şey söylediğini düşünüyordu ya da benimle neden konuştuğunu. En sonunda verecek bir cevap bulmuş gibi bana döndüğünde merakla ona baktım.

''Sınıf öğretmenimiz bizi bir ödevde eşleştirdi'' dediğinde sorarcasına ona baktım. Kimse bana öyle bir şey dememişti? Demişlerdi de ben mi hatırlamıyordum acaba?

''Daha sınıfa bir açıklama yapmadı. Sadece ben biliyorum''dediğinde şaşırmıştım çünkü neden sadece o biliyordu? Ne zaman Taehyung ile ilgili bir şey olsa kafam hep soru işaretleriyle dolu oluyordu ve ben artık bundan sıkılmıştım.

Kaşlarımı çatarak '' Peki beni neden çağırdın?'' diye sorduğumda gergince yerinde kıpırdandı. Diyeceklerinden hoşlanmayacağımı daha o konuşmadan anlamıştım.

''Senden öğretmenin verdiği ödevin kendine ait kısmını yaptıktan sonra bana getirmeni istiyorum'' dediğinde düşündüğüm gibi verdiği cevaptan hoşlanmamıştım ama bunu ona belli etmeyecektim.

read in love, vsooWo Geschichten leben. Entdecke jetzt