23: Aylan'a...

162 29 68
                                    

Sevgili Aylan,

Sana günah bataklığına batmış şehrimden yazıyorum.

Her şey aynı gidiyor.

Lakin aynı zamanda çok farklı.

Yüreğimin ipek hevesini yitirdiğini hissediyorum.

Artık eskisi gibi değil hiçbir şey.

Daha da sancılı.

Artık,

Daha da sancılı...

Aylan,

Küçük çocukların gözlerinde seni görmeye devam ediyorum.

Yaşadığım her saniyeyi, şehid olmuş bir bebekten çalmış gibi hissetmeye devam ediyorum.

Yediğim her lokmada, göğüs kafesi dışarı fırlamışçasına açlıktan can çekişen çocukları hatırlamaya devam ediyorum.

Pespembe hayaller kuran kızları dinlediğimde, bedenleri kirli canavarlar tarafından elde edilmeye çalışılan genç kızları hatırlamaya devam ediyorum.

Daha fazla para kazanabilmek için kırk takla atan, ibadetini aksatan, harama giren gençleri gördükçe; on beşinde dağlarla nişanlanan yiğitleri hatırlamaya devam ediyorum.

Her rahat uyuduğum gece, evine bombalar düşen insanların çığlıkları zihnimde çınlamaya devam ediyor.

Şehrimin soğuk ve insan dolu sokaklarını yürüdükçe; kana bulanmış, ceset parçalarıyla süslenmiş meydanlar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmeye devam ediyor.

"Farklı olan ne?" diye soracak olursan,

Farklı olan benim.

Kelamlarım çiçekli değil artık.

Savaşmayı öğrendim ben.

Ben artık eskisi gibi değilim Aylan...

Ben artık büyüdüm.

Pembe hayallerimi; küçük turuncu bir botun içine yükledim.

Ve onu saldım azgın sulara.

Bot ağırlığa ve dalgalara dayanamayıp patladı.

Dalgalar hayallerimi öldürene kadar nefessiz bıraktı.

Ben sahilde öylece beklerken,

Hayallerimin cesedi karaya vurdu.

Onların öldüğünü kanıtlamak için her açıdan fotoğraflarını çektim.

Ellerime lateks eldivenlerimi takıp, kucakladım soğuk cesedi.

Sonra yine kendi ellerimle gömdüm onları toprağa.

Hıçkırıklarımın arasında bir fatiha okuyup ayrıldım oradan.

Ne canilik, değil mi Aylan?

Oysa onları o bota yükleyen, azgın suların içine salan da bendim.

Onları kurtarmak için hiçbir çaba göstermeden, sahilde öylece ölümlerini izleyende bendim.

Şimdi ben katil miyim?

Yoksa hayallerini şehid vermiş bir ruh mu?

Ben kimim Aylan?

Ben neyim?

İşte bu yüzden, çiçekli cümleler yazmıyorum artık.

Yazamıyorum çünkü...

İnsanın içinde küçükte olsa bir hayali yoksa, nasıl güzel kelamlar çıkar kalemden?

Suç kalemin mi?

Hayır!

O nasıl suçlu olabilir?

Suç onu tutan eldedir.

Suç o eli hareket ettiren zihindedir.

Savaşmayı öğrendim demiştim.

Ben en büyük savaşımı bu çağa karşı veriyorum.

Bu benliğini kaybetmiş,

İnsan olmayı unutmuş canavarlara karşı veriyorum.

Nefsimle yıllardır savaş içindeyim.

Ateşkes antlaşması yapmaya çalışsa da,

Onu razı edersem, ziyanda olacağımı bilerek; reddediyor ve direnmeye devam ediyorum.

Artık barıştan eser kalmadı kelamlarımda.

Bu savaşı durdurun, demiyorum.

Benim dememle duruyor mu sanki?

Ben kendimi paralasamda, onlar kan içmeye devam edecek.

Bu yüzden diyorum ki;

"Savaşın, savaşın, savaşın!

Savaşmaya devam edin.

Bedenlerimizi paramparça edin.

Zulüm saltanatınız yıkılmasın diye,

Çocukları öldürmeye devam edin.

Vallahi biz, ölünce sevdiklerimize kavuşacağız.

Cennete gideceğiz, biiznillah.

Cennette nur var, adam gibi adamlar ve huriler var.

Orada sahabeler ve Rasulullah (sav) var.

Biz ölümden korkmuyoruz.

Aksine biz ölüme sevdalıyız."

Görüyor musun Aylan?

Değiştim ben bu sene.

Eskiden uysal bir kuzuydum,

Sonra bir kaplan oldum

Ve vahşi bir kurt.

Güvercindim önceden, bir ceylandım.

Bugünse bilmiyorum ne olduğumu...

-Kendi benliğini kaybetmemek için kabuğuna çekilmiş, muhatabı bulunmayan bütün sözlerini, Allah'ın üzerine yemin ettiği kalemin canına döken; Nira.

DEVİN | 🕊️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin