32. Bölüm

8.3K 832 526
                                    

Bölüm sonundaki açıklama kısmının hepsini, mutlaka okuyun...!!!!
BU YAZDIKLARIMI DA KESİNLİKLE OKUYUN!!!!!👇

(Bu kısmı sonradan ekledim...)
> Arkadaşlar! iyi niyetinizden hiç şüphem yok. ama bunu daha kaç kere söylemem gerekir bilmiyorum.
Sallamasyon, sadece boş birer emoji ve sadece noktalama işaretli yorumlar istemiyorum!

>Benim için asıl önemli olan sizin düşünceleriniz! Satır arasına yapılan yorumlar...
Hem beni mutlu ediyor, hemde beğendiğiniz için yazma hevesim artıyor...
Ki yaptığınız yorumlara cevap veriyorum ve onlar bile yorum olarak ekleniyor...

>Biliyorum, sizde yeni bölümün gelmesi için bunları yapıyorsunuz. Ve niyetim kesinlikle sizi kırmak veya üzmek değil. Sadece bende belli başlı emek veriyorum. Başlangıçta kurguyu yapmak kolay olsa bile, devam ettirmek gerçekten zor! Ki kitabı beğendirmek de çok zor. Üstelik bütün kelimeleri telefon ile yazıyorum. Bu da gerçekten zor oluyor. Bu aralar sınav zamanlarındaydım, ki hala devam ediyor sınavlarım...
Biliyorum, benim problemlerim sizi bağlamaz ama en azından nasıl bir karmaşanın içerisinde bölüm yazdığımı bilin istiyorum...

>Size bu yorum sayısı çok zor geliyorsa, yorum sayısını düşürerek vote sayısı da istedim. Belki biraz rahatlarız hepimiz!

>Lütfen ama lütfen, dediklerimi biraz dikkate alın.
Bir seferlik daha bu bölüm için, bir önceki bölüme yapılan sallamasyon yorumları silmiyor, görmezden geliyor ve kabul ediyorum. Lütfen sizde benim iyi niyetimi su istimal etmeyin...
Kitabımdan soğuyup, yazmayı bırakmak istemiyorum...😰

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::


Şu an hissettiğim şeyin saf bir acıdan ibaret olması gerekirdi değil mi? Ama değildi!
Kendimi çok boş hissediyordum. Hissiz ve boş...

Sahi neydi acı? Ölçütü var mıydı ki?

Kimisininki hafifti, hissedilirdi...
Kimisininki ise derindi, hissizleştirirdi...

Sanırım ben hissizleşenler kısmına dahildim...
Ne kadar derinse, o kadar hissiz!

Ama hissetmeyi çok isterdim, hele acı çekmeyi o kadar çok isterdim ki anlatamam...

Kimine göre acı çekmek büyük bir dert olsada, bana göre değildi...

Ben acı çekersem, kaybettiğim kişinin hatırası yanımdaymış gibi hissediyordum. Sanki onu hiç unutmayacakmışım gibi...

Çünkü bir zaman sonra sen istemesen de artık hatırladığın ve özlem duyduğun eski anılar, acı vermeyi kesiyordu...

Sanki hiç varolmamış gibi, sanki başkasının anılarına tanık olan bir gözlemci gibi...
Hemde, olayın asıl kahramanıyken ve başrolünü paylaştığını kişiyi kaybetmişken!

Ben hep güçlüydüm! Her zaman ezilen değilde, ezen taraf olmuştum...
Abim de çok güçlüydü! Peki ya benden de güçlü müydü? Onun güçlerini kullanışına hiç şahit olmamıştım. Gerçi o da benimkine şahit olmamıştı...

Şöyle bir düşününce, ben abiminin güçlerinin ne olduğunu bile bilmiyordum!
Peki bunları bilmediğim halde, nasıl onunla yakın olduğumu iddia edebiliyordum!

Kendimi sorgulamam bitmemişti. Ve bitecek gibi de durmuyordu! Ama ne olursa olsun, Savaş ölmeyi asla haketmemişti!!!

Şu an, çökmem gereken zaman değildi! Aksine, daha da nefret ile harmanlanmış öfkemi artırıp, düşmanıma zarar vermem lazımdı!...

Karanlıklar Tanrıçası" Hades Kızı Nora"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin