Karanlıklar Tanrıçası" Hades Kızı Nora"

23. Bölüm

Off ya!! Ne işi var bunun burada...
Zaten böyle anlar da hep beni bulur anasını satayım, hep!..

"Ahh! Ne işim olacak Arel, geziyordum...
Eee beni boşver de senin ne işin var burada..."

Bana alaycı bir gülüş attı...
Niye acaba? Pardon da gülünecek neyim var!!!

"Emin misin sadece gezdiğine!
Ahh hatamı mazur gör. Sonuçta her gün yaralı ve kanlar içinde birisi, bana sadece gezmeye çıktığını söylemiyor...
İnanmamakta haklıyım bence...!"

Siktir! Ben diyorum bu çocuk niye gülüyor...
Tamam Nora, şimdi sinir bozucu olma zamanı...
Salağa yatmak yemedi...!

"Ah demekki beni bekliyormuşsun ha!!!
Ee daha önce başka yaşamadığın ne var?
Söyle de yapayım canım...
İlk olmak güzeldir..."

"Boşu boşuna konudan sapmaya çalışma Nora!!
Hani yemiyorum yani bil!!!"

"Yok ya, hiç mi yemiyorsun...
Amann yemezsen yeme!!
Hem ben niye sana hesap veriyorum acaba...
Cevap vereyim sanane!!
İster yaralı gezerim! ister kan revan içinde...
Keyfimin kahyası mısın!!!"

Yaklaşıyor yaklaşıyor ve yaklaştı...
Tövbe tövbe! ne diye yaklaşıyor bu...
Aman tanrım! aklıma kötü kötü şeyler geliyor yani!!!

Ha yarama bakmak içinmiş ya...
Tehlike yok yani, ohh rahatladım...
Ay olamazda zaten canım, ne diyorum ben!...
Fazla kan kaybı kafa yaptı abisi, kafa...!

"Çok acıyor mu? Diyeceğim de laf yetiştirdiğine göre o kadar da kötü değilsin ha!!!
Fakat yaran senin ruh halin ile pek uyuşmuyor...
Görmüyor musun? Çok derin...
Hem çok kan kaybetmişsin sen! Nasıl hala ayakta duruyorsun!!"

Tam yine sanane diyecektim ki! çarpıldım herhalde!!
Gözüm bir karardı, görüşüm bir gitti, zaten gidiş o gidiş! Gerisini hatırlamıyorum...

Gözümü bir açtım...
Ya neredeyim ben!
Burası hiç de benim odama benzemiyor...
Tamam oda gayet şık ve kahve tonları ağırlıklı ama, konumuz bu değil...
Ya ben en son ormandan çıktım,
Tabi ya! Arel beni getirmiş olmalı...

Ayy gitti bütün karizmam ya!!
O kadar da sanane dedik!
Birde demesem ne olurdu kim bilir!!!...
Tam kalkıyordum ki, önce karşımdaki kapı açıldı, ve Arel çıktı. Ama sorun bu değil...

Lan üstü çıplak! Hani bildiğimiz çıplak...
Bilmediğimiz çıplak mı var sanki...
Ay ne diyorum ben...
Hemen kafamı çevirdim...
Ha birde çemkirdim...!

"Ee oha! Daha da fazlası çüş!
Ya arkadaşım madem yardım ettin getirdin, ne diye çıplak dolaşıyorsun be...!
Ayıp diye birşey var ama değil mi. Hem niye gülüyorsun bakayım sen... Yani komik olan ne burada!"

"Vay be!! Siyah'ın kızına da bak sen! Hiç de göründüğün gibi değilmişsin aslında...
Hem pansumanını yaparken üstümde kan oldu! Ne yapabilirim...
Hayır yani başkası olsa, bu görüntüye bakmak için can atardı. Sense kafanı çeviriyorsun...
Şimdi utandın diyeceğim ama hiç de bağdaştıramadım açıkçası..."

Neyseki hem konuşup hem t-shirt giydi de, yüzümü ona dönüp konuşabildim...

"Ahh!! Ne yapmamı beklerdin...
Ufaktan bir kızarma, ya da kas avcısı gibi gözlerimle vücudunu yeme...
O da olmadı sarkıntılık yapma...!
Hah! Çok beklersin..."