13. Bölüm: Geçmişin Sanrıları

33K 2.4K 1.2K
                                    

Hoş geldiniz, sefa geldiniz💚

Geçen bölüme gelen tepkiler o kadar güzel kii, çok teşekkür ederimm😭🥰
Böyle flashback'lere de bir süre daha devam edeceğiz, bakalım🌝

Keyifli okumalar diliyorum🖤

Keyifli okumalar diliyorum🖤

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Edit; xmorbidezza 🤍

Bölüm Şarkısı; Pera, Sensiz Ben.
NF - Can You Hold Me? (Ft. Britt Nicole)

İkinci Flashback

Sağanak yağmurun başlamasıyla gözlerim Maral'ı buldu. Yüzündeki somurtkan ifadeye baktığımda, yağmurdan neden nefret ettiğini anlayamasam da gülümsemiştim. İlkbahardaydık sonuçta. Bu mevsimde yağmur yağması kadar normal bir şey daha yoktu. Yere serdiğimiz örtüyü çabucak toparladıktan sonra üzerimdeki yazlık ceketi çıkarttım. Bakışları bana döndüğünde gözlerini kocaman açmıştı. Eladan griye dönen gözlerine büyülenmiş bir hâlde baktım. Dudakları aralandığında, gözlerim yüzüne odaklandı. "Aşkım ne yapıyorsun, üşüyeceksin?"

Ceketi ikimizin üstüne siper ettiğimde ayağa kalkmıştık. "Üşümem ben merak etme. Sen ıslanmadan şu karşıdaki kafeye geçip oturalım, gel hadi."

Sahil kenarında oturmak isteyen Maral'ın yüzü yağmur yüzünden daha da asılmıştı. Ne olacaktı ki? Yine gelir, yine otururduk. Biz birlikte olduktan sonra mevsimin ya da mekânın ne önemi vardı?

Birlikte hızlı adımlarla dar ara sokağın köşesinde, ana caddeyi gören kafelerden birine doğru ilerledik. Koyu yeşil, hafif bir kırmızı ve kahve tonlarından oluşan dekorasyonu, dışarıdan bakıldığında bile hoş görünüyordu. Cam kapının önünde durduğumuzda ceketi üstümüzden indirdim. Tek elimle yakasını kavradıktan sonra diğer elimi, Maral'ın ceket ve yağmur yüzünden elektriklenen saçlarına götürdüm. Girdap gibi içine çeken renkli gözleri ben dikkatle incelerken saçını okşayarak düzelttim. Ardından gülümsedim ve elini tutarak içeri girmemiz için vücutlarımızı kafeye çevirdim. Kapıyı açmamızla birlikte tavandan sarkan, melodik bir ses çıkaran şıngırtılı şeyi duyduk. Bir çana benziyordu.

Hemen camın kenarında bulunan bir masayı seçtim ve Maral'ı da çekerek oraya oturmamızı sağladım. Yanımıza gelen garsondan bir fincan filtre, bir fincan da sütlü türk kahvesi istedim. Siparişlerimizi hazırlamak üzere yanımızdan ayrılan garsonun arkasından baktıktan sonra gözlerim yeniden odağını buldu. Hafif nemli saçları, minik yağmur damlalarının parladığı yüzü ve mutsuz ifadesine rağmen, yine de çok güzel görünüyordu.

12:30 SEANSIWhere stories live. Discover now