11. BÖLÜM "Pislik Herif"

231 16 8
                                    

 Biliyorum yeni bölüm baya baya geç geldi affedin :3 umarım beğenirsiniz :D Medyada Rüzgar var <3<3

Yorgunluktan halüsülasyon görmeye başlamıştım. Gardiyanlık hayatım başlamadan bitecek gibi görünüyordu. Lanet olsun !! saat 03.21'di. Yatakhanelerin kapanış saatinden beri ayaktaydım ve sanki bütün akademi ayaktaydı. Biran "Acaba bana inat mı yapıyorlar ki ?" diye düşünmeden edemedim. Bir adım atacak halim kalmamıştı. Kendimi zorlayarak meydandaki süs havuzunun başına oturdum. " Hmm 22,30 'dan  beri tam olarak 15 gündüzcü kızı patakladım, 5'ini disiplin kuruluna şikayet ettim, 35 kızı da kovaladım." diye parmak hesabı yaptım. "Vay canına inanamıyorum o kızların, benim tarafımdan kovalanıldıkları için şükretmeleri gerekiyor!!" diye bağırdım. Öyle bir bağırmış olmalıyım ki birkaç öğrenci ışıklarını yakıp pencereden dışarı meraklı gözlerle bakıyordu" Elimdeki uzun silahım Artemis'i      -cidden bu ismi kim buldu?- sallayarak" Hemen içeri girip ışıklarınızı söndürün yoksa doğru disipline gidersiniz!!" diye onları kovaladım. Off cidden bu işe niye girdim ben ?! belki ilk gece olduğu için gündüzcüler bu kadar heyecanlıdır. Bu kadar öğrenciye sadece 2 gardiyan kesinlikle yetmez. Bir dakika sabahtan beri Çınarı bir kez bile görmedim!! bütün işi resmen kendim yaptım!! ne yapıyor bu!! "Lanet olsun nerde bu çocuk !" diyerek ayağa kalktım ve bütün o yorgunluğuma rağmen bütün okulu her köşesine kadar didik didik aradım. Ama bir türlü Çınar'ı bulamadım. Sonunda ayakta duramaz hale geldi. Dünya çok hızlı dönmeye başladı ve zemin ayaklarımın altından kaydı. O sırada arkamda bir sıcaklık hissetim sonra da güçlü ve güvenli kollar belimi sardı.  Sonra bir fısıltı duydum ama ses suyun dibinden geliyor gibiydi ve sesin kaynağı gittikçe derine iniyordu. sonunda hiçbir şey duyamaz oldum.

Rüzgar'dan

Ders gerçekten çok sıkıcıydı. Asıl amacı ders işlemek bile olmayan bizler neden boşuna vakit kaybediyorduk ki?? Ayrıca bu yaşlı bunak bize bildiğimiz şeyleri anlatmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bu gece dolunay vardı. Susuzluğumu kontrol etmem benim için hiç zor değildi. Ama diğerleri için bu farklıydı. Normal vampirler bir damla kanı kilometrelerce öteden hissedebilirler ve böyle gecelerde bu yetenekleri daha da ortaya çıkar. Dolunay bizim için insanların güneşi gibidir. parlaklığı vücudumuza güneşten daha az etki ederler ama bu bizi feci susatır. Dolayısıyla kendimizi kontrol edemeyiz. İşte bu zamanlarda Derin'in ve o avcının çok daha fazla dikkatli olması gerek.  Birkaç dakika sonra zil çaldı ve sonunda o gereksiz bunak sınıftan çıktı. Derin bir oh çektikten sonra kendimi terasa attım. Sanırım takip ediliyordum. "hıh! bir şey mi oldu ...Cem?... " Cem benim eskiden beri çok yakın bir arkadaşımdı. Ama bazı hareketleri gerçekten sinirimi bozuyordu. Sağ kolum olsa bile benim bile onu yanımda istemediğim zamanlar oluyordu. "Şey biraz yürüyelim mi diye soracaktım" dedi. Başımı olur anlamında salladım ve bahçeye çıktık. Bir koşuşturma hissediyordum. Çok belirgin olmasa da hava bir garipti. -Bizim başka güçlerimizden biri daha- biraz ötede bu hgarip hissin kaynağını anladım. Derin oradan oraya koşuşturup duruyordu. Cem "Biliyormusun Rüzgar onun varlığını hissetiğinde birden değişiyorsun. Bu senin için iyi değil. O kız seni değiştirebilen tek kişi onun yanındayken gardını indiriyorsun." dedi. Gülümseyerek " Cidden mi bunu daha önce farketmemiştim." diyerek Derin'e doğru yürüdüm. Ama bir gariplik vardı. DerinYolun ortasında öylece duruyordu. Sonradan biraz sendeledi tam düşerken onu yakaladım. "Derin!! Derin iyi misin?!" diye tekrar tekrar sormama rağmen bana cevap vermedi. Sanırım bayılmıştı. Onu revire götürmeliydim. Ama bu saatte okulun gündüz öğrenci doktoruna ulaşılamayabilirdi en iyisi onu benim odama götürmekti. -Ben yatakhane başkanı olduğum için kimse bana bir yorumda bulunamaz- Etrafımda başka vampirlerin olmadığından emin olunca onu odama götürdüm. Yatağa yatırıp üzerini örttükten sonra ateşi var mı diye kontrol ettim. Ama iyiydi. sanırım sadece yordunluktan bayılmıştı. Yanıbaşındaki koltuğa oturum uyanmasını beklemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Gözlerimi gümüş gri büyük aya odakladım. önünden bulutlar geçip gidiyordu. Keşke bukutları önüne sabitleyebilseydim. O zaman kendimi kontrol etmem biraz daha kolaylaşırdı. Gözlerim iradem dışında Derin'in boynuna odaklandı. "Lanet olsun bunu ona yapamam!!" diye kendi kendime söylenirken Derin'in kendine gelmeye başladığını farkettim. "Derin? Ahh korkuttun beni öyle birden bayılınca sana bir şey olduğunu sandım." diyerek elimi yüzüne koydum. Anında kızardı. Bu haliyle gerçekten çok sevimli görünüyordu. Küçük bir bebek gibiydi. Doğrulmaya çalışarak "Rüzgar ?? neden burdayım ?" diye sordu ve odamı incelemeye başladı. "Şey sen bayılınca  gündüz öğrencilerinin doktorunun okulda olmayacağını düşündüm ve seni buraya getirdim. Ama n'oldu" " Şey sabahtan beri bir sürü kızı uzak tutmakla uğraştım ama Çınar'ı bir kez bile göremedim. Bunun haksızlık olduğunu düşünüp tekrar okulun her yerini aramama rağmen onu hiç bir yerde bulamadım. sonra da biraz dinlenmek için durduğumda başım döndü ve ...""Şşşt kendini zorlamana gerek yok." diyerek ona gülümsedim. O pislik avcı benim için en değerli olan kişiye zarar verdi. Bunu ona ödetmem gerek. Gerçekten görevini yerine getirmiyor!! Pislik herif!!

Cross AkademisiWhere stories live. Discover now