10.BÖLÜM:"Önemli Kişi"

220 15 6
                                    

Bana kocaman sivri dişlerini göstermesinden sonra artık vampirlerin varlığını inkar edemezdim. Ve bunu öğrenmemle birlikte bir çok zorlukla karşılaşacağım belliydi. Öncelikle artık Rüzgar'a nasıl davranacağımı bilmiyordum. Tabi ki her şey eskisi gibi olamazdı.Ama yine en yakın arkadaşım olarak kalabilirdi. Bunun sorun olacağını sanmıyorum.  Eğer bana zarar vermek isteseydi bunu çoktan yapardı. Ayrıca bu biz küçükken de hiç olmadı. Hiç bir zaman beni kırmadı. Hatta beni korudu. Yani sanırım ona güvenebilirim.

Bu sabah Gardiyanların ilk görev günü. Görevimiz Gece sınıfı ve Gündüz sınıfı geçişlerini denetlemek. Bu yüzden erken kalkıp öğrencilerden önce orda olmak zorundayız. İki sınıf aynı derslikleri kullanınca biraz zor oluyor. Bu okulun kurucuları, okul inşa edilirken sarhoşmuş herhalde. Mağdem sınıfları ikiye ayıracaksın -hatta yatakhaneleri bile- o zaman iki okul binası yaparsın olur biter bize de sağdece giriş çıkışlarda nöbet tutmak kalır. Cidden atalarımız bizi hiç düşünmemişler.  Her neyse bunları düşünecek kişi ben değilim!!

Saat  06.48'di. ve gececiler birazdan çıkacaklardı. Ama Çınar'ı ortalarda göremiyordum. Heralde birazdan gelirdi. Biraz bekledim ama saat 06.55'ti ve ilk hedeflerim görünmüştü. Ama hala o ortalıklarda yoktu. "neyse onu bekleyemem şimdi!!" diyerek karşıdan  gelen iki güzelliğe (!) doğru yürümeye başladım. Kızlardan biri siyah saçlı ve siyah gözlüydü. Hiç bir dikkat çekiciliği yoktu. Diğeri ona kıyasla biraz daha renkliydi (!) Kızın bildiğin KIRMIZI saçları vardı yapay olduğu çok belliydi. bir de kafalarına taktıkları tokalar yok mu!! Hayattan soğuma gerekçem. Porselen bebeklerdeki küçük fötr şapka tokalardan takıyorlardı. Onların bu hallerini görünce gülümsememi engelleyemedim. Çok komiklerdi. Ama artık işime odaklanmam gerekiyordu. " Hey siz! sabahın köründe burda ne arıyorsunuz bakalım?!" diye küçümser bir ses tonunda porselenlere  bebeklere seslendim.  Beni görünce anında  gözlerinden ateş fışkırmaya başladı. huhuu işim baya zordu anlaşılan(!). Ama onlara boyun eğecek değildim heralde! Gözlerimi kısıp daha da ilerlemelerini önlemek için karşılarına geçip ellerimi belimi koydum. 

"Haha!! bize diyene bak kimbilir saat kaçtan beri burada bekliyorsun zavallıcık. Ha bilmiyorsan söyleyeyim gece sınıfı saat 07.00'de çıkyor" diye birbirlerine bekıp gülmeye başladılar. Zavallıcık? onu bana mı demişlerdi?? İşte şimdi o küçük kafalarını vücutlarından ayıracaktım. Bu benim için hiç de zor olmazdı. Ama yapamazdım "Gardiyanlar öğrencilere şiddet uygulayamaz" gibi saçma bir kural vardı. Derhal okul başkanı olup bu kuralı "Gardiyanlar eğer sinirlerini bozarlarsa öğrencilere istedikleri her türlü işkenceyi yapabilir" olarak değiştirmeliydim.

"Hmm ne zamanda beri sizin gibi sinekler saat bakmayı biliyor ?" diye anlayabilecekleri seviyede onları aşağıladım. Aslında böylke şeyler yapmam ama bu bücürler benim sinirlerimi bozmuştu.  "B-bize sinek mi dedin sen!!" diye cırladı kırmızı olan. ben de "Hmm bak bu yeni tür bir sinek duyma kabiliyeti yok." diye cebimdeki not defterini çıkarıp not alır gibi yaptım. Sonra da hep yanımda taşıdığım sinek kovucuyu -neden taşıdığımı ben de bilmiyorum- üzerlerine sıktım. Deli gibi öksürmeye başladılar ve gözleri kan çanağına döndü. "Gözlem 1: sinek kovucuya karşı hasaslar. Gözlem 2: İnsanlara yaklaşmaması gerek bir tür. Gözlem 3:En büyük düşmanları BENİM" diyerek ikisini birden çalılığın içine doğru ittim ve kahkahalarla onlara gülmeye başladım. Ağlamaklı bir sesle "Sen kim oluyorsun yaa!!" diye bana doğru yürümeye başladılar. Nezaketen kendimi tanıştırmam gerektiğni düşündüm ve sağ kolumdaki gardiyanlık bandını onlara doğru çevirerek "Ben yeni Gardiyanınız Derin" dedim. ve o anda zil çaldı."Değerli 5 dakikamı size ayırdığım için onur duyun bence. Hadi kış kış" diyerek onları kovdum ve anında ağlayarak ordan kaçmaya başladılar. Hahaaa yaşasın kötülük :D :D :D Tam havaya girmiş "kötüyüm ben kötüyük kötüyüm"diye şarkı söylerken "Sence de biraz fazla sert davranmadın mı?" diye bir ses duydum Arkamı döndüğümde ağaca yaslanmış elindeki gardiyanlık silahıyla oynayan Çınar'ı gördüm. "Hayır bu onlara az bile. Bu arada sen ne zamandan beri burdasın?" diye sordum. "Sanırım 2 saatten beri burdayım." diye cevap verdi.  "o kadar saat burda ne yapıyordun?!"diye sordum ama sorum havada asılı kaldı. Çünkü bir grup Porselen bebek buraya doğru koşturuyordu. Aynı anda silahlarımızı çıkarıp onları içtenlikle(!) karşıladık. Biraz gerilediler ama bu onları korlutmadı. Çınar" Bir adım daha atarsanız sizi doğduğunuza pişman ederim!!" diye tısladı" Bir de bana diyordun" diye yanına geldim.  "hayıırr. Beni Rüzgardan uzak tutamazsınızz!!!" diye saçma bir ses duydum ve kaynağına doğru-sanırım sadece gözümün beyazı görünüyordu- döndüm ve alimdeki uzun silahı elimde çevirmeye başladım. Sanırım uzaktan deli gibi görünüyordum eh normal olarak. "Sen ne dedin ne dedin?" diye kıza(!) doğru yürümeye başladım. Bu arada kızdan garip bir ses çıktı. Kişnemeyle hıçkırma arası bir sesti. Sanırım benden korkmuşlardı. Ve bir grup kız yavaş yavaş gerilemeye başladı. Ben üstlerine gittikçe onlar benden uzaklaşıyordu. Tamam bu oyunu sevmiştim. "Hadi yakalamaca oynayalım. Ebe benim"diyince hepsi gündüz yatakhanesine doğru koşmaya başladı. birkaç dakika sonra ortada tek bir Sağır Sinek kalmamıştı. -Evet yeni bulduğum sinek türü - Arkamı döndüğümde Çınar'ın ve bir grup öğrencinin bana şaşkın gözlerle baktığını fark ettim. Birkaç saniye boyunca grupla bakıştıktan sonra (!) aralarından bir çocuk-bu arada çocuk dediğim sarışın mavi gözlü ve aşırı şirin- " YAA sana inanamıyorum bütün hayranlarımı kaçırdın ben şimdi nasıl uyurum ??" diye ağlamaklı bir şekilde isyan etti. Çok şaşırmıştım "Şey. ben görevimin zaten onları uzak tutmak olduğunu sanıyordum." dedim.Aralarından biri "Evet zaten buydu ve sen şu ana kadar bunu yapabilen tek kişisin" dedi Kim olduğunu görebilmek için aralarına baktıktan sonra bunu söyleyenenin Rüzgar olduğunu fark ettim. Grubun arasından sıyrılıp bana doğru geliyordu. Gülümsememe engel olamadım.elini omzuma atıp "Millet bu Derin kendisi benim çocukluk arkadaşım ve benim için dünyadaki en önemi insan bu yüzden ona  nazik davranmanızı istiyorum ona zarar gelmesin anlaşıldı mı"dedi. Ama bu normal bir rica değildi sanki emir gibiydi ve grup Rüzgar'a itaat ediyordu. söyledikleri yanaklarımın kızarmasına neden olmuştu ama şimdi utanmanın zamanı değildi. Olabildiğince sakin ve cool bir şekilde-istediğim zaman gayet cool olabiliyorum ah kahretsin çok tatlıyım :D :3 :D- "Selam" dedim. Biri dışında herkes sevecen bir şekilde karşıladı beni. O kişi baya güzel bir kızdı. Uzun boylu açık renk saçları ve sarıya kaçan kahverengi büyük gözleri vardı. Neden böyle davrandığını anlamamıştım. ama benden hoşlanmadığı belliydi.  Birkaç dakika grupla sohbet ettikten sonra Rüzgar "Akşam görüşürüz" diye kulağıma fısıldadı ve Gece sınıfı yatakhanelerine doğru yürüdüler. 

Cross AkademisiWhere stories live. Discover now