5.BÖLÜM:"Madalyon"

278 21 5
                                    

MADALYONUM ORADA YOKTU!!  Rüzgar bana hala sarılıyordu ve onun kollarında hem korku hem de telaş duygularının yarattığı bir etkiyle sıçradım. Rüzgar bana baktı ve ( o an yüzümün halinin nasıl olduğu konusunda hiç bir fikrim yok)  ne olduğunu sordu. Madalyonumu kaybettiğimi kesinlikle ona söyleyemezdim. Hemen "yok bir şey turnuva salonunda bir şey unuttum. Sen önden git ben hemen geliyorum." dedim ve kollarından sıyrılıp turnuva salonuna doğru koşmaya başladım.

...ÇINAR'IN AĞZINDAN...

"Evet sonunda tekrar görüştük Derin." diye içimden söyleniyordum. Bir yandan da ona kızıyordum: "Beni nasıl hatırlamaz!? Ben sözde onun en yakın arkadaşıydım. " Derinle ilkokuldayken arkadaştık. Ortaokula kadar birbirimizle her şeyimizi, her düşüncemizi paylaşırdık. O her zaman benim yanımda olmuştu. Ama ne olduysa ortaokula geçtiğimizde bana :"Sen de kimsin? neden sürekli benim peşimde dolanıp benimle konuşuyorsun?" diye çıkışmıştı.  O an çok şaşırmıştım. "Derin beni nasıl hatırlamazsın!? Ben Çınar ilkokuldan beri en iyi arkadaşınım." demiştim o da "Benim Çınar diye bir arkadaşım hiç olmadı. Ayrıca benim en iyi arkadaşım sen değilsin!" demişti. O an hala aklımda. Uzun zamandır bunu unutmaya çalışıyordum. Neden?! Neden seni zorla aklımdan silmişken tekrar kendini gösteriyorsun? Sen gerçekten çok kötüsün Derin.

Onunla turnuva öncesi alıştırma yaparken bunları düşünüp ona çok sert bir şekilde saldırdım. Bunca yıllık kızgınlığımı o an yansıttım. Elimizdekiler tahtadan bile olsa hayati bir organına vursaydım ölebilirdi! Nasıl bir canavara dönüştüm ben böyle? Ban ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin ondan nefret etmeyeceğim ve  asla ona ihanet etmeyeceğim konusunda yemin etmiştim halbuki.

Pişman olmuş bir şekilde yere otururken gözüme bir şey çarptı.  Parıl parıl parlıyordu.  Yanına gittiğimde bunun bir madalyon olduğunu farkettim. Üzerine de tam açmamış bir gül şekli oyulmuştu. Kimin olduğunu bilmiyordum ve onu bulduğum yerde bırakmanın daha iyi olacağını düşündüm.  Tam kapıdan dışarı çıkacakken merakıma yenik düştüm ve "Orda kalmasından daha iyidir" diye -aslında sadece kendmi avutuyordum- madalyonu aldım.

Cross akademisi Gündüz Sınıfı Erkek Öğrenci Yurdu'nun büyük ağır kapısını itip arkamdan kilitledim. Gececilerin zamanı olduğu için herkes yurtta olmalıydı. Bu yüzden kapıyı kilitlememde bir sakınca yoktu. Merdivenleri ikişer üçer atlayarak en üst kattaki tek kişilik odama çıktım.  Her gün olduğu gibi klasik işlerimi yaptıktan sonra ( oda toplama duş alma vb.) yatağıma uzandım. Bu günden itibaren sadece bir öğrenci değil gece uykularına da veda edecek bir Gardiyandım.  Yarın gidip gardiyanlara özgü giysi ve aletlerimi alacak ve "Gardiyanlar Ne Yapar?" adındaki son derece mantıklı(!) olan  uygulamalı ders ve eğitime girecektim. Hem de daha önce hiç görmediğim bir kızla. Aslında bu okulla ilgili garibime giden bir çok sey var . Örneğin neden Gece ve Gündüz sınıfı gibi iki ayrı bölüm olduğu ya da neden okulda Gardiyanlık diye bir bölüm olduğu. Ve en garibi de Amerika'da olan bu seçkin olan okulda neden sadece Türklerin olduğu ve derslerin Türkçe işlendiği gibi.- Eminim bunu daha önce kimse farketmemiştir.-

 Bu arada Gardiyanlık sınavına Derin de girmişti. Acaba o ne yaptı? Kendini bayağı iyi savunuyordu. Ve bildiğim kadarıyla daha önce ders de almamıştı.

Bu düşüncelerle yataktan doğrulurken o parıl parıl şeyin çalışma masamın üzerinde olduğunu hatırladım. Hemen koşup onu elime aldım ve incelemeye başladım. Çok özenilerek yapılmış bir şeye benziyordu ve sanırım içi açılıyordu. Açmak için onu elimde evirip çevirirkem bir düğme buldum. Sanırım bu aradığım şeydi. Bir an tereddüt ettim. Sonra " eğer içini açmazsam kimin olduğunu bulamam" deyip düğmeye bastım ve gördüklerim karşısında resmen şok geçirdim.

İçinde Derin ve... Başka bir çocuğun resmi vardı. "sanki ben daha önce bu çocuğu bir yerde gördüm"  diyerek incelemeye başladığımda çocuğu tanıdım. Bu çocuk Rüzgar'dı. Derin'in bebeklikten beri en  çok değer verdiği kişiydi. Hatta bir kere bana ondan hoşlandığını bil söylemişti. Bu anılar yıllar sonra tekrar aklımda canlandı. Tabi bununla birlikte bazı gerçekler de.

...DERİN...

İnanamıyorum. Mdalyonum hiçbir yerde yok!! çıldırmak üzereyim." Acaba kutusunun içinde mi?" diye düşndüm. "Hayır, hayır  onu boynuma taktığıma yüzde yüz eminim'" diyerek o çocukla alıştırma yaptığımız yere doğru koşturmaya başladım. Ama ne yazık ki orada da yoktu.

"Off şimdi ne olacak? Rüzgar'a ne diyeceğim? Ne olursa olsun onu bulmak zorundayım" deyip okulun kayıp eşya bürosuna gittim ama orada da yoktu. O zaman kesin biri almıştır. Diye düşünüp tam umudumu kesecektim ki aklıma bir şey geldi. Yarından sonra ben gardiyandım ve gardiyan denetleme için odalara giriş ya da arama izni çıkarabiliyordu." Evet şimdi rahatladım. Yarın hemen arama izni çıkarayım." diyerek odama döndüm ve başımı yastığa koyduğum anda uyumaya başladım.

NOT: ARKADŞLAR LÜTFEN BEĞENİP VOTELAYIN ÇOK İHTİYACIM VAR :(

BU ARADA UMARIM HOŞUNUZA GİDER :D

Cross AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin