ARTEMİS 9.Bölüm

2.6K 197 26
                                    

Ormanın ortasındaydım, etrafımda ne bir kulübe ne de bir insan vardı. Hava çoktan kararmış, ağaçların arasından yıldızlar adeta göz kırpıyordu. Elimde tuttuğum oka baktım, hayal mi görüyordum? Rüya mıydı? Ne ara buraya gelebilmiştim?

"Bir gün bana ok atmayı öğret." Arkamdan gelen sesle oraya doğru döndüm. Suratıma bir gülümseme yerleşince şuan kontrolün bende olmadığını fark ettim.

"Sen zaten ok atmayı biliyorsun, Ares." Sesimi ilk defa duyuyormuş gibiydim, her zamankinden daha..güçlü ve şehvetli çıkıyordu.

"Olsun." Gülerek yanıma yaklaştı, aramızda ki mesafe bir karıştan daha az olmalıydı. Sıcak nefesi yüzüme deyince ürperdiğimi hissettim. Kalbimin hızı artmıştı. "Ben senin öğretmeni istiyorum." Yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bu bana bugün yaşananları anımsatmıştı. 

"Ares.." Sesim fısıltıyı andırıyordu. İşaret parmağını dudaklarıma bastırınca susmak zorunda kalmıştım.

"Seni seviyorum." Eğilip boylarımızı eşitledi, gözlerine bakmaktan kendimi alamıyordum. Aramızda ki mesafe iyice kapanıp sıcak dudaklarını dudaklarımda hissettiğim de bulunduğum zemin altımdan kaymaya başladı.

Heyecandan mı böyle oluyordu yoksa uyanıyor muydum? 

Birkaç saniye sonra etraf tamamıyla kararmıştı, Ares'in dudaklarını hissetmiyordum. Ormanda da değildim. Denizin dalgası ayağıma vurunca etrafıma baktım. Sahil kenarındaydım, uzaklarda günlerdir kaldığım malikaneyi görebiliyordum. Hava yine karanlıktı.

"Bırak onu Artemis!" Klaus'un sesiyle bakışlarımı ona çevirdim, gözlerinde ki korkuyu en çıplak haliyle görünce sırıttım. Şuan yine komutun bende olmadığını farketmem uzun sürmedi, yoksa böyle bir şeyde asla gülmezdim.

Daha sonradan tam önümde dizlerinin üzerinde eğilmiş olan çocuğu gördüm. Ellerini başının üzerine koymuş Klaus'a doğru bakıyordu. Benim yaşlarımda görünüyordu, açık sarı saçları vardı. Şuan bana doğru durmadığı için yüzünü görememiştim. 

"Kardeşin, Ares'i öldürmeye kalktı, sence ben buna izin verir miyim?" Neşeli kahkaham sahilde yankılanırken dizlerinin üzerinde duran çocuğun hıçkırdığını fark ettim. İçimde ki vahşi bu durumdan son derece memnunken onu bastırmaya çalıştım. Bundan zevk alamazdım, almamalıydım.

"Eris asla böyle bir şey yapmaz!" Klaus adeta haykırmıştı, omuz silktim.

"Ares kazayla vuruldu, ben o sırada orada bile değildim!" Adının Eris olduğunu öğrendiğim çocuk cümlesini bitirdiğinde tam bana doğru dönecekken tek hareketimle boynunu kırdım.

Öldü. Öldü. Öldü.

Beynimde tek bir kelime yankılanırken Klaus'un bağırıp üzerime atıldığını fark ettim. Fakat güçlü bir refleksle geri çekildim. 

Kafama keskin bir acının girdiğini hissettiğimde ellerimle başımı bastırdım.

"Çık zihnimden orospu çocuğu!" Sesim o kadar nefretle ve keskin çıkmıştı ki kendimi kıskandım. Evet, saçma fakat kendimi kıskanmıştım. Böyle bir durumda ben yere düşüp bağırırdım fakat şuan hissettiğim acıya rağmen Artemis hala ayaktaydı.

"Senin beynini patlatacağım!" Her şey o kadar hızlı olmuştu ki kavrayamamıştım, az önce güzel olan gökyüzünde şimşekler çakmaya başlamıştı. Yağmur damlaları saçlarıma düşmeye başladığında başımın içinde ki acı gitmiş, Klaus tam karşımda yere düşmüştü.

Dizlerinin üzerinde durmuş, kafasını ellerinin arasına almıştı. 

"Sen kiminle uğraştığını fark etmiyorsun Erebos. Bir daha karşıma çıkmayı aklından bile geçirme." Sesim tüm duygulardan uzak çıkmıştı. Klaus ise bana bakmak yerine kafasını kuma koymuş bağırıyordu. Ne kadar acı çektiğini düşününce içimin sızladığını fark ettim.

ARTEMİSWhere stories live. Discover now