ARTEMİS

22.6K 364 54
                                    

Gözlerim yastığımın altından gelen titreşime rağmen açılmamakla dirense de en sonunda pes edip elimi telefonuma götürdüm. Ekranda yazan isme bile bakmadan açıp kulağıma dayadım.

"Lanet olsun Alexis neredesin sen?! " Katherina'nın sesi tüm beyin hücrelerime işlerken telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. Hala uyku mağruru olduğum için dediklerini algılayamıyordum.

"Ne diyorsun?" Sesim kireç yutmuş gibi boğuk ve cansızdı.

"Diyorum ki bugün okulun ilk günü ve en yakın arkadaşım ortalarda yok!" O an gözlerimin irileştiğini  ve tüm uykumun dağıldığını fark ettim. Bugün lise son olmamın ilk günüydü ve ben uyuyakalmıştım!

"Kahretsin, yarım saate okuldayım." Cevap vermesini beklemeden telefonu kapatıp ayaklandım. Dün geç saate kadar film izlediğim için kendime küfür ederken bir yandan da elime geçen ilk pantolon ve tişörtü giymeye çalışıyordum. İşim bittiğinde hala yağlanmadığını umduğum saçlarımı tarayıp aşağıya koşar adımla indim.

"Günaydın Alexis!" Ağabeyim Merlin mutfak masasının önüne geçmiş bir şeyler ile uğraşıyordu. Giydiği tişört dar geldiğinden olsa gerek sırt kaslarını görebiliyordum.

"Bugün okulun ilk günü, neden uyandırmadın?!" Ayakkabılarımı giyerken cevabını duymak bile istemiyordum. Beni sinirlendirmek için her şeyi yapabilecek bir insan olduğunu zaten biliyordum.

"O kadar güzel uyuyordun ki kıyamadım." Kafasını uğraştığı şeyden kaldırmasa da gülümsediğini işitmiştim. Duymazlıktan gelerek hızlıca evden çıktım. Neyse ki okul oturduğumuz sitenin hemen aşağısında olduğu için taksiye ihtiyacım yoktu.

Yaklaşık 10 dakika sonra kendimi okulun bahçesinde bulmamla derin bir nefes aldım, bahçede kimsenin olmaması elbette beklediğim bir şeydi. Koşar adım okul koridorunun sonunda ki sınıfımıza daldım. 

Bay Branson kalçalarını öğretmen masasına koymuş, ellerini göğsünde birleştirmiş soru sorar gibi yüzüme bakıyordu. O an teneffüse kadar beklemediğim için kendime lanet okudum. Adam 3 senedir her okulun ilk gününde dersinin bölünmesinden nefret ettiği hakkında nutuk çekerdi.

"Üzgünüm Bay Branson, sizin dersiniz olduğunu bilmiyordum." El yordamı ile kapının kulbunu bulup açtım, tam çıkacakken Bay Branson'un sesi durmamı sağladı.

"Şanslı günündesin Alexis, otur yerine." Duraksayıp dalga geçip geçmediğine baktım, yüzü her zaman ki gibi ciddiydi. Benden en fazla 6 veya 7 yaş büyük olmasına rağmen suratında ki daimi ciddilik onu olduğundan daha yaşlı gösteriyordu. Bakışları sabırsızca suratımda gezindiğinde daha fazla dikilmek yerine duvar kenarında boş bulduğum sıraya oturdum.

Sınıfta ki birkaç saniyelik sessizlikten sonra Bay Branson dersine kaldığı yerden devam etmeye başladı. O sırada sırtıma bir şeyin çarptığını hissedince arkamı dönüp Katherina'nın uzattığı kağıt topunu aldım. 

' Neredesin sen?! '  Koskocaman yazısıyla neredeyse tüm kağıdı kaplıyordu, dudaklarımı birbirine bastırıp göz ucuyla Bay Branson'a baktım. Sınıftakilerin varlığını unutmuşa benziyordu.

'Merlin uyandırmadı, yine.'  Kağıdı omzumun üzerinden uzatır uzatmaz neredeyse bileğimi de çekerek elimden aldı.

Daha cevap gelemeden zil çalmıştı, derin bir soluk alıp arkamı döndüm. Katherina uzun kıvırcık saçlarını hırsla savurup oturduğum sıranın üzerine yerleşmişti bile.

"Kocaman bir 'Biz Üst Sınıfız' gülüşü ile alt sınıfları ezmeye hazır mısın?" Kaşlarını muzipçe havaya kaldırınca gözlerimi devirdim.

ARTEMİSNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ