ARTEMİS 7.Bölüm

2.9K 228 44
                                    

Kasırga salonu yakıp yıkarken insanlar iyice köşeye pısmış, çaresizce bir bana birde Hera'ya bakıyorlardı. Eski benliğime geri döndüğümü bildiğim için normalde hissedeceğim korku yerine nefret ve intikam duyguları ile yanıp tutuşuyordum. Yüzümde alaycı bir ifade belirdiğinde Hera iyice gerilmişti.

"Benden neden nefret ediyorsun?" Sahte bir şekilde dudaklarımı sarkıtıp ellerimi iki yanıma açtım. Birkaç tane daha şimşek çakmış, sonrasında ölümcül sessizlik iyice artmıştı.

"Sen benim evladım değilsin, yasak bir meyvesin!" diye bağırdığında neredeyse kahkaha atacaktım. Hissettiğim nefrete rağmen duygularımı ortaya çıkartmamak konusunda iyiydim.

"Senin evladın olmayan tek ben değilim. Hermes, Athena, hatta Avery bile başka bir kadından dünyaya geldikleri halde babaları Zeus." Bu soruyu dalga geçmek için sormamıştım, gerçekten cevabını merak ediyordum.

"Sen farklısın, tüm Olimpos'un* gücü ellerinde. Eğer kısa zamanda ölmezsen tüm evren hasar görecek." Bu sefer kahkahamı gizlememiştim, içtiğim kokteyllerin de etkisiyle bilincime sahip çıkmakta zorlanıyordum. Yaşadıklarım rüyayı andırıyordu, her şey yapboz parçası gibi dağılmaya başlamıştı.

Devamına dair hiçbir şey hatırlamıyorum.

Hiçbir şey.

Gözlerimi açtığımda başımda hissettiğim sancı ile inledim. Kaynağını bilmediğim bir ışık gözlerimi alırken zorlukla doğrulup etrafıma bakındım. Neredeydim? En son ne olmuştu? Birisinin yattığım yatağa oturduğunu gördüğümde gözlerimi ona çevirdim.  Kısacık sarı saçları ve bembeyaz yüzü ile ruhu andıran bir kadın gülümseyerek saçlarımı okşadı. Hiç yaşamadığım bu his karşısında şaşırmıştım. Gözlerimi irileştirip kadını tanımaya çalıştım fakat onu önceki hayatımda bile görmediğime neredeyse emindim.

"Siz kimsiniz? Burası neresi? Ben neden buradayım?" Sorularımı ardı ardına sıralarken gülümseyip iç çekti. Kaşlarımı çatıp yataktan inmeye çalıştım. Kadının eli bu sefer omzuma değdiğinde durup soru sorar gibi yüzüne bakmaya başladım. Bir cevaba ihtiyacım vardı.

"Ben Cassandra, Olimpos'un şifacısıyım. Sanırım içkiyi fazla kaçırmışsın ve çok sinirlenip bedenini kilitlemişsin." Anlamayan gözlerle yüzüne bakmaya devam ettim. Dün gece ki daveti ve Hera'yı hatırlıyordum fakat bir yerden sonra hafızam bulanıklaşıyordu. 

"Apollon nerede?" 

"Dün geceden sonra kaçıp gitti. Senide karmaşa da zor çıkarttık." Ses Cassandra'dan değil, tam arkasında ki kapının ağzından geliyordu. Bakışlarımı oraya çevirdiğimde karşımdakinin eğitim şefim Klaus olduğunu fark ettim. Onu davette bile görmemiştim ki.

"Kaçması imkansız, birlikte gideceğimizi söylemişti."

"Korkmuş olmalı, o gün seni gören herkes korkardı." Yüzünde üzüntüyle karışık bir ifade belirince davette neler yaptığımı düşündüm. Eski ben gerçekten şeytan olmalıydı, şimşekler çaktırıp ampul patlatacak kadar da gösteriş meraklısı.

"Neden böyle oluyor?" Kafamı yastığa geri koyup ellerimle başımı kapattım. Zihnimde iki farklı karakter yaşadığına inanmaya başlamıştım. Bu kadar şeye dayanabileceğimi sanmıyordum. Yaklaşan adım sesleriyle ellerimi kafamdan çektim. Cassandra yatağımdan kalkmış, yerini Klaus almıştı.

"Hala önceki hayatınla bağlantın var, bu yüzden içinde ki Alexis ölmüyor." Yüzünde anlayamadığım bir ifade vardı. Cassandra odadan çıktığında yanağımın içini ısırdım.

"Neler olduğunu anlatır mısın?" Sesim fısıltıyı andırıyordu. 

"Hera yok oldu, nasıl yaptığını bilmiyorum fakat parçalara ayrıldığına eminim. Sonra kendini kaybettin, seni kaçırmak zorunda kaldım." Doğrulup yüzüme gelen saçların bir tutamını kulağımın arkasına yerleştirdim. Beynimin içinde gece ki kahkahalarım çınlarken kendimi berbat hissettiğimi fark ettim.

ARTEMİSحيث تعيش القصص. اكتشف الآن