7. BÖLÜM

115 2 0
                                    

7.Bölüm

yazar : hayalet yazar M.T

................ Aylar Sonra ................. ( kewol nacun )

Prenses Yona ile Sona iyi olacakları yerde gün geçtikçe daha da birbirlerine giriyorlar daha da çekilmez oluyorlardı . Hergün ( meil ) yeni bir olay çıkartıp sarayı birbirine katıyorlardı . Sona kendince onlardan böyle intikam ( bogsu ) alıyordu canlarından bezdirerek , Yona 'yı hergün delirtiyor bir şekilde onu kızdırırak kavga çıkartıyor sonra da hiç bir şey olmamış gibi gülüp eğleniyordu . Kral Vanca ' yı ise her gördüğü yerde kaçıyor , göz teması kurmamaya çalışıyordu , Kral Vanca ne zaman ( şigan : zaman ) onunla konuşmaya çalışsa ilgilenmiyor bir şeyi bahene ( byomyon : bahane )ederek yanından ayrılıyordu .

Min Hoo sürekli Prenses Sona ' nın peşinde koşuyor ona korumalık ( koruma : boho ) değilde sanki bakıcılık yapıyordu , ne zaman Prenses Sona derslerinden kaçsa bir şekilde onu buluyor ve zorla derslere sokuyordu . Prenses Sona tıp ki bir çocuk gibi Min Hoo yu peşinden koşturuyor onu da canından bezdiriyordu . Prenses Sona , Min hoo yu görmek istediği ( bogo şipo : görmek istiyorum ) bahenesiyle yanına giderek korumalarla ( boho dıl : korumalar ) eğleniyor , onları kendine aşık ( aşk : sarang ) ederek eğlencesine eğlence katıyordu , Min Hoo bu durumu gördükçe çıldırıyor Prensesi oradan uzaklaştırıp , korumalara fırça çekiyordu.

Prenses Sona ' nın her günü ya Prenses Yona ' yı delirtmekle yada derslerden kaçarak korumalarla eğlenmekle geçiyordu . Dışardan gayet mutlu ( henbog : mutlu ) ve eğleniyor görünüyordu bu yüzden sarayda kimse sesini çıkartmıyor Prenses Sona ' yı kendi haline bırakıyorlardı . Prenses Sona dışardan çok mutlu ( nomu henbog : çok mutlu ) görünsede aslında hiçte mutlu değildi , geceleri ( bam : gece ) yatağına girdiği zaman Prenses Yona anlamasın diye yorganı üzerine çekerek ağlıyor , göz yaşalarını içine akıtıyordu , hıçkırıklarını zor zapdediyor , eliyle bazen ağzını kapatarak hıçkırıklarının duyulmasını engelliyordu . Kimseye üzüntüsünü ( sılpım : üzüntü ) belli etmek istemiyordu bu yüzden herkese mutluymuş imajı veriyordu . Kendi kendine - '' istesem de istemesem de artık burada yaşacağım , kendimi bu duruma alıştırsam iyi olacak '' diyerek üzüntüsünü azaltmaya çalışıyordu . Üzüntüsünü en çok ta Prenses Yona ile kavga ederken unutuyordu , ne zaman onunla kavga etse anında bütün acılarını üzüntülerini unutuyor , eğlenmeye başlıyordu . Prenses Yona ' yı her çılgına çevirişinde biraz daha eğleniyor ve mutlu oluyordu ...

Kraliçe Haynan her zaman ki aile toplantısında dayanamayarak durumdan yakınır ;

- '' inanamıyorum ( an mideo ) ya hala birbirlerine nasıl ısınamazlar her şeyi denedik ama onlar sürekli çocuklar ( aidıl ) gibi kavga ( saum : kavga )ediyorlar , ne yapacağımı şaşırdım ''

Ana kraliçe ciddi bir ses tonu ile söze girer ;

- '' ben onların ikisinin de hakkından gelirim de Sona henüz yeni ( seroun : yeni ) , ikisininde incinmesinden korkuyorum ama bu devam ederse benim de sabrım taşabilir .Bu arada oğlum Sona hala sana baba demiyor mu ? '' der ...

Kral Vanca üzgün bir ses ( sori : ses ) tonu ile - '' hayır anne .... haklıda aslında ona ne babalığım dokundu ki bana baba desin ... '' der buruk bir ses tonu ile...

Kraliçe haynan eşini teselli etmek , onu acısını dindirmek isret ;

- ''lütfen ( çebal ) canını sıkma senin hiç bir suçun yok Sona da bunu bir gün anlayacak , zamana bırak . Her şey çok güzel ( acu arımdaun : çok güzel ) olacak inan bana ... '' der sevgi dolu bir ses tonu ile ...

Ana kraliçenin kahyası telaşla odaya girmek için izin ister ;

Ana kraliçe kahyasının telaşını görünce aniden panikler ve merakla sorar ;

İki PrensesWhere stories live. Discover now